Arama Sonuçları..
Toplam 30 kayıt bulundu.14/04/2017 - TEMİZODA, BİYOTEKNOLOJİ, ANALİZ VE LABORATUVAR FUARLARI 20-22 NİSAN 2017 TARİHLERİNDE İSTANBUL LÜTFİ KIRDAR KONGRE VE SERGİ SARAYI'NDA AÇILIYOR..
20-22 Nisan 2017 tarihlerinde Temizoda Teknolojileri, Biyoteknoloji ve Yaşam Bilimleri, Analiz ve Laboratuvar Endüstrisi sektörleri, CBA High Technology Show, Bilim ve Teknoloji Buluşması platformunda biraraya getiriyor. 220 firma ve markanın yer alacağı fuarda çok zengin içerikli 42 oturumlu konferans ve sunumlar 3 gün boyunca profesyonel ziyaretçilerce izlenebilecek. Sağlık sektörü, ilaç endüstrisi, laboratuvarlar, Ar-Ge laboratuvarları, Üniversiteler, Hastaneler, sivil ve askeri elektronik sanayi, gıda ve tarım endüstrisi ve daha bir çok ilgili sektör temsilcileri, akademisyenler ve profesyonellerce ilgi ile izlenecek olan fuar ve konferans etkinlikleri, sektörlerdeki en son teknolojik gelişmeleri gündeme taşıyacak. TEMİZODA TEKNOLOJİLERİ FUARI, Tesis yöneticileri ile tesislerin “çok özel” alanlarına teknoloji ve hizmet üreten “Cleanroom” uzmanları, konunun Türkiye’deki tek fuarında biraraya geliyorlar. Projelendirmeden yatırıma; üretimden kontrol ve yönetime varan tüm süreçte tesis yöneticileri ile Temizoda profesyonellerinin taleplerini ve Temizoda endüstrisinin ürün ve hizmet teknolojilerini buluşturacak ve bu alanda önemli bir network işlevi görecek sektör etkinliği, bu alanda Türkiye’nin tek uzmanlık platformunda buluşacak. BİYOTEKNOLOJİ, YAŞAM BİLİMLERİ VE ENDÜSTRİLERİ FUARI, Yaşam Bilimlerinin farklı endüstrilerdeki uygulamalarına teknoloji ve hizmet üreten “Biyoteknoloji” uzmanları, konunun Türkiye’deki tek fuarında biraraya geliyorlar. Son derece geniş bir sektörel alana yayılan biyoteknoloji endüstrisi, temel araştırma-geliştirme faaliyetlerinden, ileri teknolojiyle üretilmiş son ürünlere kadar, en gelişmiş know-how ve uygulamaları ile sektör uzmanlarının karşısında olacaklar. ANALİZ VE LABORATUVAR TEKNOLOJİLERİ FUARI, İlaç ve sağlık endüstrisinden kimya ve üretim endüstrilerine, analiz teknolojileri kapsamındaki uygulamalara donanım ve hizmet üreten bütün uzmanlar, konunun Türkiye’deki teknoloji ve ihtisas fuarında biraraya geliyorlar. Son derece geniş bir sektörel alana yayılan LAB endüstrisi, temel araştırma-geliştirme faaliyetlerinden, ileri teknolojiyle üretilmiş son ürünlere kadar, en gelişmiş know-how ve uygulamaları ile sektör uzmanlarının karşısında olacaklar. Uzmanlar, Analitik ve Laboratuvar alanında eğitimden endüstriye, sağlıktan enerjiye, ürün geliştirmeden üretim proseslerine, Ar-Ge'den kalite kontrole, birbirinden farklı sektörel alanlar için geliştirdiği teknoloji ve bilgi birikimini fuarda çeşitli sergileme, etkinlik ve sunumlar ile aktaracaklar. “OpenLab Uygulamalı Laboratuvar Atölyesi” Analiz ve Laboratuvar Fuarı'nda izlenebilecek. CBA Bilim ve Teknoloji Buluşması'nın en önemli etkinliklerinden birisi de OpenLab Canlı Laboratuvar uygulaması olacak. Fuar ziyaretçileri ve davetli kitle ile interaktif iletişim, söyleşi ve laboratuvar uygulamalarının ve anlatımının yapılmasına yönelik olarak planlanan OpenLab ile Türkiye’de ilk defa bir Fuar ortamında moleküler biyoloji alanında canlı lab uygulaması hayata geçirilecek. Bilimsel Koordinasyonu Boğaziçi Üniversitesi Biyoloji ve Genetik Bölümü tarafından yapılmakta olan OpenLab ülkemizde bu alanda yapılan ilk canlı laboratuvar atölyesi olacak. Ayrıntılı Bilgi ve İletişim için : Akdeniz Tanıtım A.Ş. Tel : 0242.316 46 00 www.akdeniztanitim.com TEMİZODA, BİYOTEKNOLOJİ, ANALİZ VE LABORATUVAR FUARLARI ETKİNLİKLER LİSTESİ 20/04/2017, Perşembe / ASPENDOS SALONU 11:00 – 11:40 AR-GE Çalışmalarınızın Çözüm Ortağı Karadeniz Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Düzenleyen : KTÜ TTO Sunum : Dr. Onur Tolga OKAN 12:00 – 12:40 Laboratuvar Dizaynı ve Güncel Trendler Düzenleyen : SEM BİO Sunum : Tolga BERK 13:00 – 13:40 Sürdürülebilir Laboratuvar Tasarımı ve Laboratuvar Güvenliği Düzenleyen : ALPTEK Sunum : Özgür Alp ALMAZ 14:00 – 14:40 Sterilizasyon, Sterilizasyon Döngüleri ve Testleri Düzenleyen : ANT TEKNİK – TUTTNAUER Sunum: Elran MELUL, B.Sc. Mechanical Engineering, MBA Yoel LOTAN, Customer Service and Support Manager 15:00 – 15:40 Tartıma Etki Eden Faktörler Düzenleyen : METTLER TOLEDO Sunum : Doğukan EREL 16:00 – 16:40 Temiz Oda Kıyafeti ve Yıkama Takip Programı Düzenleyen : APEX Sunum : Özlem KILIÇ 17:00 – 17:40 Doğru Tartım Yönetmelikleri ve Uygulamaları Düzenleyen : SARTONET Sunum : Mustafa YETİM 20/04/2017, Perşembe / AKDENİZ SALONU 11:00 – 11:40 PIC/S Üyeliği Eşiğindeki Türkiye ve Dünya’da Filtrasyon Prosesinin Validasyonu Düzenleyen : SARTONET Sunum: A. Kaan KORKMAZ 12:00 – 12:40 Geleceğin Kontaminasyon Kontrol Yaklaşımı Süreç verimliliğini Nasıl Arttırabiliriz? Düzenleyen : ECOLAB Sunum : Burcu ŞEKER 13:00 – 13:20 Tek Kullanımlık Temizoda Malzemleri (Ne – Nerede – Ne zaman) Düzenleyen : TEMİZODA MARKETİ Sunum : Stephan MAY, Campilo Gmbh 13:20 – 13:40 Temizodalarda Temizlik “Temizlik Detayda Gizlidir! Düzenleyen : TEMİZODA MARKETİ Sunum : Jürgen LEDERER PANEL / İLAÇ ENDÜSTRİSİNDE STANDART VE REGÜLASYON UYGULAMALARI 14:00 – 14:10 Moderatör: Dilek SUNAR – Temizoda Teknolojileri Derneği 14:10 – 14:40 Bir Kalite Entegrasyon Yolculuğu: 2012-2015 Sunum: Martine NOLAN - AMGEN 14:40 – 15:00 Kahve Molası 15:00 – 15:30 Regulasyon Beklentileri ve Gerçekler Sunum: Dan MILHOLLAND - NEBB 15:30 – 15:40 Soru-Cevap Düzenleyen : TEMİZODA TEKNOLOJİLERİ DERNEĞİ 16:00 – 16:40 Temizoda Çevresel İzleme Sistemi, Regulasyon Uyumluluğu ve Riskin Azaltılması Düzenleyen: LIGHTHOUSE Sunum : Jason KELLY 17:00 – 17:40 Temiz ve Kontrollü Odalarda Fark Basınç Kontrolü Düzenleyen : EMS MÜHENDİSLİK – HONEYWELL Sunum : Damla ZÜLFİKAR 21/04/2017, Cuma / ASPENDOS SALONU 11:00 – 11:40 Mikrobiyolojik Güvenlik Kabinleri & Özel Tasarım İleri Terapi İzolatörü Düzenleyen : ALPTEK Sunum : Seren YÜKSEL 12:00 – 12:40 Hava Filtrelerinin Sınıflandırımasında Yeni Standart; ISO16890 Düzenleyen : MİKROPOR Sunum : Tunga ELTETİK, Cem COŞGÜNER, Bertan FALAY 13:00 – 13:40 ISPE ve Enerji Tasarruflu Temiz Oda Tasarımı Düzenleyen : ISPE Sunum : Nejat BABÜR 14:00 – 15:40 Çalıştay - Düşük Kalıntılı Kontaminasyon Kontrol Yaklaşımı ve Üretim Alanına Özel Dezenfektan Seçimi Düzenleyen : ECOLAB Sunum : Burcu ŞEKER, Darren WEBSTER, Ece ERBEYEN 16:00 – 16:40 Biyoteknolojik İlaçların Üretilmesinde Yüksek Basınçlı Homojenizatörlerin Yeri ve Önemi Düzenleyen : ANAMED Sunum : Erkan MANKAN 17:00 – 17:20 Bruker MALDI Biotyper : Yeni Nesil Mikroorganizma Tanı Sisteminin Gıda, Klinik ve Araştırma Amaçlı Kullanımı Düzenleyen : TERRA AŞ Sunum: Dr. Çağdaş TAŞOĞLU 17:20 – 17:40 CEM Liberty : Mikrodalga Enerjisi ile Geliştirilmiş Peptit Sentezi Düzenleyen : TERRA AŞ Sunum: Ebru MANAV AKYAR 21/04/2017, Cuma / AKDENİZ SALONU PANEL / ELEKTRONİK VE YARI İLETKEN ENDÜSTRİLERİNDE TEMİZODA UYGULAMALARI 11:00 – 11:10 Moderatör : Metin KENTER - Temizoda Teknolojileri Derneği Genel Sekreteri 11:10 – 11:40 Temizoda Teknolojileri; Geleceğin Teknoloji ve İnovasyonunda Kilit Rol Sunum: Eric STUIVER BSc 11:40 – 12:00 Kahve Molası 12:00 – 12:30 Nanofabrikasyon Araştırma Merkezi Altyapısı İncelemesi Sunum: Burak BİRKAN - Sabancı Üniversitesi SUNUM 12:30 – 12:40 Soru-Cevap Düzenleyen : TEMİZODA TEKNOLOJİLERİ DERNEĞİ 13:00 – 13:20 İlaç İmalatındaki Tartım, Hazırlama ve Numune Alma İşlemlerinde Hava Akış Düzenleri ve Personel Koruması Düzenleyen : İNŞEL Sunum: Dr. Erkin BİLGESÜ 13:20 – 13:40 Tartım ve Numune Alma Kabinlerinde Ürün ve Personel Koruması Düzenleyen : İNŞEL Sunum : Rainer HUNDCIKER 14:00 – 14:40 Araştırmadan Üretime Bioreaktör Sistemleri Düzenleyen : ANT TEKNİK - APPLIKON BIOTECHNOLOGY Sunum: Menno WOLFF 15:00 – 15:40 Tahribatsız Flakon Kapama Sağlamlılık Testi Düzenleyen : LIGHTHOUSE INSTRUMENTS Sunum: Richard MILLET, Vice President, European Sales 16:00 – 16:40 Protein Saflaştırma Tekniklerinin Birleştirilmesi ve Mab Platformları Üzerinde Kullanımı Düzenleyen : ELİPS-GE Sunum : Alper URAS 17:00 – 17:40 Bayi Buluşması Düzenleyen : ART LABORTEKNİK 22/04/2017, Cumartesi / ASPENDOS SALONU 11:00 – 11:40 Tehlikeli Kimyasalların Doğru Depolanması ve Atık Yönetimi Düzenleyen : ORLAB Sunum: Nevin KOÇAKER 12:00 – 12:40 Agilent Intuvo 9000 GC Düzenleyen : SEM LAB Sunum: Kartal ÇETİNTÜRK 13:00 – 13:40 Laboratuvar Risklerini Kontrol Altında Tutmak Düzenleyen : LABSİAD Sunum : Nevin KOÇAKER 14.00 – 14.40 Türkiye'nin Milli Yazılıma Sahip İlk Biyo-Görüntüleme Sistemi Düzenleyen : GEN PLAZA Sunum : Yrd. Doç. Dr. M. Kamil TURAN 15:00 – 15:40 HEPA Filtrelemenin Akıllı Yolu, Metisafe den Yüksek Performanslı Fan Filtre Üniteleri Düzenleyen : METİSAFE Sunum : H. Hüseyin AYAR 22/04/2017, Cumartesi / AKDENİZ SALONU PANEL / TÜRKİYE BİYOTEKNOLOJİ EKOSİSTEMİ: MEVCUT DURUM VE GELECEĞE BAKIŞ OTURUM 1 – Türkiye’nin Biyoteknoloji Aktörleri Moderatör : Prof Dr. Cengizhan ÖZTÜRK - Boğaziçi Üniversitesi – İNOVİTA – İSEK 11:00 – 11:20 Türkiye'deki Biyoteknoloji Destekleri ve Kamu Stratejileri Sunum : Selin ARSLANHAN MEMİŞ, TEPAV Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı 11:20 – 11:40 Üniversitelerde Biyoteknolojik Alanda ArGe Çalışmaları Sunum : Prof.Dr. Ahmet ÇABUK, Biyoteknoloji Derneği 11:40 – 12:00 Türkiye’de Biyoteknoloji Alanında Ekonomik Potansiyeli Sunum : Dr. Ercan VARLIBAŞ, VSY Biyoteknoloji 12:00 – 12:30 Soru-Cevap OTURUM 2 – Türkiye’nin Biyoteknoloji Girişimcileri Moderatör: Prof.Dr. Rana SANYAL, Boğaziçi Üniversitesi LifeSci & RS Research 13:00 – 13:20 Türkiye’de Yaşam Bilimleri ve Donanım Startup'ı Olmak: Engeller ve Fırsatlar Sunum : Prof. Dr. Fazilet VARDAR SUKAN, Ege Üniversitesi EBİLTEM-TTO Semih ERDEN, Ege Üniversitesi EBİLTEM-TTO, Anıl BAYBURA, YL Öğrencisi Ege Üniversitesi EBİLTEM-TTO 13:20 – 13:40 Örnek Girişim İncelemesi Sunum : Deniz ALKANAT, Onko Koçsel 13:40 – 14:00 Soru-Cevap 14:00 – 14:30 Kahve İkramı OTURUM 3 – Türkiye’nin Biyoteknoloji Eğitimi Moderatör: Prof.Dr. Nesrin ÖZÖREN, Boğaziçi Üniversitesi LifeSci & MBG 14:30 – 14:45 Gen Hareketi – 21. Yüzyılın Tsunami Dalgası Sunum : Halil AKSU, Gelecekhane 14:45 – 15:30 Üniversitelerin İlgili Programılarının Kısa Tanıtımları (Davetli Üniversiteler: Acıbadem Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Bezmialem Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi) Düzenleyen : İSEK & İNOVİTA
https://yapex.com/14042016-temizoda-biyoteknoloji-analiz-ve-laboratuvar-fuarlari-20-22-nisan-2017-tarihlerinde-istanbul-lutfi-kirdar-kongre-ve-sergi-sarayinda-aciliyor-Sempozyum Programı
BİYOBENZER İLAÇLARDA ARGE'DEN REGÜLASYONA GÜNCEL YAKLAŞIMLARSEMPOZYUM PROGRAMI 8 Nisan 2021, Perşembe 10:00 – 10:20 Açılış konuşmaları Prof. Dr. Ali Demir SEZER - Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Erhan AKDOĞAN - TÜSEB Başkanı Doç. Dr. Tolga KARAKAN - TİTCK Başkan V.10:30 – 12:00 I. OTURUMBiyobenzer İlaçların Üretim ProsesleriModeratör: Prof. Dr. Türkan ELDEM / Hacettepe Üni. Eczacılık Fak. Farmasötik Biyoteknoloji ABD Bşk. * Prof. Dr. Gülten KANTARCI / Ege Üni. Eczacılık Fak. Farmasötik Biyoteknoloji ABD / Biyobenzer İlaçların Üretim Prosesleri * Emre Burak ERKAL - Turgut İlaçları, Alt Akım Proses Müdürü / Biyobenzer Monoklonal Antikor Üretim Platformu * Ramazan Karaduman / AbdiBio Ar-Ge ve Projeler Direktörü / Biyoreaktörlerden Bitmiş ürüne Üretim Prosesleri * Turgay KAÇAR / Arven İlaç Biyoteknoloji Proje Yöneticisi / Hücreden Bitmiş Ürüne Biyobenzer İçin Proses Geliştirme12:00 – 12:40 Ara / Network12:40 – 14:10 II. OTURUMDünyada ve Türkiye’de Tedaviye Sunulan BiyobenzerlerModeratör: Uzm. Dr. Elif Hilal VURAL / TİTCK Başkan Yardımcısı * Uzm. Kübra YILMAZ / TÜSEB Biyoteknoloji Enstitüsü * Bilgen DÖLEK / AMGEN Pazar Erişim ve Kurumsal İlişkiler Direktörü / Sürdürülebilir Sağlık Sistemi ve Biyobenzerler * Dr. Devrim SATIK / SANOFİ Global Ruhsatlandırma, Genel İlaçlar Birimi, Ortadoğu Yöneticisi / Doktor, Eczacı ve Hasta Bakış Açısından Biyobenzer İlaçlar * Seda ARICA / SANDOZ Türkiye İş Geliştirme, Lisanslama ve Portfolyo-İş Mükemmeliyeti Stratejisi Direktörü * Prof. Dr. Yılmaz ÇAPAN / İLKO İlaç Bilimsel Projeler Danışmanı14:20 – 15:50 III. OTURUMBiyobenzer İlaçlarda Klinik ÇalışmalarModeratör: Prof. Dr. Yağız ÜRESİN / İstanbul Üni. İstanbul Tıp Fak.Tıbbi Farmakoloji/Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı Bşk. * Dr. Ecz. Nihan BURUL BOZKURT / TİTCK Klinik Araştırmalar Daire Bşk. * Dr. Ecz. Elif İnci ERGÖNÜL / Antakya İlçe Sağlık Müdürlüğü / Biyobenzer Ürünlerle Yapılan Klinik Araştırmalar * Prof. Dr. Saadettin KILIÇKAP / Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü * Prof. Dr. Semra ŞARDAŞ / İstinye Üni. Eczacılık Fak. Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı / Biyobenzer İlaçlarda Risk Yönetimi * Deniz BAYÇIN DEMİRHAN / Turgut İlaçları, AŞ / Biyobenzer Monoklonal Antikorların Klinik Çalışma Gerekliliği 16:00 – 17:30 IV.OTURUMBiyobenzer İlaçlarda Regülasyon, Proje Destek Programları ve Fikri HaklarModeratör: Prof. Dr. Ali Demir SEZER / Marmara Üni. Eczacılık Fak. Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı Bşk. * Uzm. Ecz Oğuzhan KOYUNCU / TİTCK İlaç Ruhsatlandırma Daire Bşk. * Uzm. Batuhan YEŞİLYURT / TÜSEB Proje Yönetimi ve Destek Daire Bşk. / Biyobenzer İlaçlarda Ar-Ge ve Klinik Araştırmalara Yönelik TÜSEB Destek Modelleri * Uzm.Dilek ŞAHİN /TÜBİTAK TEYDEB Bilimsel Programlar Baş Uzmanı * Savaş MALKOÇ / İEİS Genel Sekreteri * Ümit DERELİ / AİFD Genel Sekreteri * Op. Dr. Sami Türkoğlu /TİSD Genel Sekreteri9 Nisan 2021, Cuma10:30 – 12:00 V.OTURUM / İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası OturumuBiyobenzer İlaç Geliştirme Projelerinde Neredeyiz? Engeller ve FırsatlarModeratör: Murat BARLAS / İEİS YK Üyesi – Türkiye Biyoteknoloji İlaç Platformu Başkanı * Dr. Süha TAŞPOLATOĞLU / Abdi İbrahim İlaç - CEO / Abdi İbrahim * Cem KOÇAK / Koçak İlaç Dış İlişkiler ve İş Geliştirme Direktörü * Doğan TAŞKENT / Atabay İlaç Ar-Ge ve İnovasyon Direktörü / Biyoteknoloji İlaç Geliştirmede Bilgi ve Know-How Nerede * Deniz DEMİR – Dem İlaç Yönetim Kurulu Başkanı * Hakan ŞAHİN / Nobel İlaç Genel Müdürü12:00 – 12:40 Ara / Network12:40 – 14:10 VI.OTURUM / Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği OturumuBiyoteknolojik İlaçlarda Sürdürülebilirlik İçin Küresel ve Ulusal YaklaşımlarModeratör: Dr. Ümit DEVELİ / AİFD Genel Sekreteri * Prof. Dr. Alper B. İSKİT / Hacettepe Üni. Tıp Fak. Tıbbi Farmakoloji ABD * Prof. Dr. İrfan ÇİÇİN / Trakya Üni. Tıp Fak. Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı * Prof. Dr. Muhlis Cem AR / İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fak. Hematoloji Bilim Dalı * Güray KARACAR / Sanofi Kurumsal İlişkiler ve Pazar Erişim Direktörü14:20 – 15:50 VII.OTURUM / Klinik Araştırmalar Derneği OturumuHücreden Bitmiş Ürüne Biyobenzerler: Kalite, Etkililik ve Güvenlilik Moderatör: Prof. Dr. Aydın ERENMEMİŞOĞLU / Klinik Araştırmalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi * Dr. Öğr. Üyesi Devrim DEMİR DORA / Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi / Biyobenzer Ürünlerde Klinik Etkililik ve Güvenliliği Etkileyen Kalite Faktörleri * Doç.Dr. Turgut Emrah BOZKURT / Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi / Biyobenzer İlaçlar: Preklinik Çalışmalarda Durum Değerlendirmesi * Uzm. Ecz. Gamze KORUBUK / Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Bas Eczacısı / Biyobenzer Ürünlerin Klinik Araştırma Sürecinde Eczacının Rolü * Prof. Dr. Fevzi ALTUNTAŞ / Ankara Onkoloji Eğitim ve Arastırma Hastanesi / Klinisyen Gözüyle Biyobenzerlerin Klinik Araştırmaları * Doç.Dr. Sedat ALTUĞ/ Türk Farmakoloji Derneği İkinci Başkanı / Biyolojik Ürünlerle Klinik Araştırmalarda Eğitimin Önemi16:00 – 17:30 VIII.OTURUM / Türkiye İlaç Sanayi Derneği OturumuTürkiye‘de Üretilen Biyoteknolojik İlaçların İlaçta Dış Ticaret Açığının Kapatılmasına Etkileri Moderatör: Dr. Hasan Ersin ZEYTİN / Nobel İlaç * Dr. Dilek YILMAZ / SGK Genel Sağlık Sigortası Genel müdürü * Deniz BAYÇIN DEMİRHAN / Turgut İlaçları Biyoteknoloji Grup Müdür Yrd. / Biyoteknolojik İlaçlarda Dış Ticaret * Cem ERDEM/ Florabio CEO * Prof. Dr. İsmet DELİLOĞLU GÜRHAN / Ege Üniversitesi ARGEFAR & Sabancı Üniversitesi SUNUM * Op. Dr. Sami TÜRKOĞLU / TİSD Genel Sekreteri
https://yapex.com/sempozyum-programiYAPEX RESTORASYON FUARI 2021 YILINDA İSTANBUL’DA DÜZENLENİYOR...
25/12/2020Geleneksel olarak Antalya’da düzenlenen YAPEX Kültür Mirası ve Koruma Fuarı, tüm organizasyon tecrübesi ve birikimiyle ÇEKÜL Vakfının işbirliği ve Tarihi Kentler Birliğinin desteğiyle Akdeniz Tanıtım AŞ organizasyonu ile 16-18 Haziran 2021 tarihleri arasında ülkemizin kadim kenti İstanbul’da izleyicisiyle buluşacak. KÜLTÜREL MİRASLARINI KORUMAK İÇİN PROJE GELİŞTİREN BELEDİYELER YAPEX RESTORASYON VE KÜLTÜR MİRASINI KORUMA FUARI’NDA BULUŞUYOR YAPEX Restorasyon ve Kültür Mirasını Koruma Fuarı, 11 yıldır Akdeniz Tanıtım ve ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) işbirliğinde, Tarihi Kentler Birliğinin desteğiyle düzenleniyor. Kültür mirasını oluşturan eski ve yakın dönem mimari ve kültürel eserlerin korunması, restorasyon, işlevlendirme gibi temel uygulamalarla koruma-kullanma dengesi gözeterek geleceğe taşınması için çalışan yatırımcı, projeci ve üretici unsurlar, koruma ve restorasyon sektörü temsilcileri bu fuarda bir araya geliyor. Fuar; koruma ve restorasyon uzmanlarının olduğu kadar, özellikle yerel yönetimlerin, tarihi kent belediyelerinin ve kamusal yatırımcıların ilgi odağı. Ziyaretçilerine, tarihi miras ve eski kent dokularının koruma ve restorasyon projeleri için geliştirilen çözüm örneklerini inceleme ve değerlendirme imkânı sunan YAPEX Restorasyon ve Kültür Mirasını Koruma Fuarının bu yılki ana teması: “Kırsal Miras ve Kent İlişkisi”. RESTORASYON FUARININ BAŞLIĞI “KIRSAL MİRAS VE KENT İLİŞKİSİ“ 11.si düzenlenecek Yapex Restorasyon Kültür mirasını Koruma Fuarı’nın geçen on yılında geleneksel çarşılardan müzelere kadar pek çok konu işlendi. 2021 yılında ise koruma gündemimizin temel başlıklarından biri olan kırsal mirası tema olarak belirledik. Başlığımız “Kırsal Miras ve Kent İlişkisi”; çünkü mahalleye dönüşen köylerimizin idari sorumluluğunun belediyelere geçmesiyle birlikte, koruma yaklaşımlarındaki pek çok başlığı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. KIRSAL MİRAS VE KENT İLİŞKİSİ Ülkemizde son yıllarda doğal ve kültürel varlıkların korunmasında farklı kesimlerin ortak bir çizgide buluşmaya başlaması, gözle görünen olumlu bir değişim sağlamıştır. Doğal mirastan kültürel mirasa, eğitimden örgütlenmeye uzanan bu çok boyutlu yaklaşım, “köklü değerlere” ilgiyi arttırmıştır. Geleneksel çarşılardan sokak dokularına, havza ve ülke bütününe yayılan ortak işbirlikleri kurulmasının önü açılmıştır. KENTTEN KÖYE GÖÇ HIZLANMIŞTIRKöylerimiz hâlâ orada yaşayanlarındır. Her türlü koruma süreci, üretim ve örgütlenme mekanizması bizzat orada yaşayanların iradesiyle yürütülmelidir. Yerel yönetimler, planlamalarını bunu gözeterek ele almalıdır. Artık biliyoruz ki “kentten köye göç” süreci hızlanmıştır. Geleneksel olanla yeni olanın buluşma, kaynaşma sürecidir bu aynı zamanda. O nedenle yerel yönetimlerin de bu ilişki süreçlerini, değişim noktalarını yakından takip etmesi, muhatabını iyi tanıması gerekir. KIRSAL MİRASIN KORUNMASI Hızla değişen dünyamızda kırsal yerleşimlerin giderek küçüldüğüne, kırsal yaşam biçiminin kaybolduğuna tanık oluyoruz. Bugün sadece ülkemizde değil tüm dünyada kentli nüfus giderek artarken kırsal nüfus dramatik biçimde azalıyor. ÇEKÜL Vakfının 30 yıldır savunduğu “Köyler Yaşamalıdır” sloganını benimserken, diğer yandan da “Geleceğin dünyasında köyler gerçekten yaşayabilecek mi?” sorusu akıllara geliyor. Kırsal mirasın korumasındaki sorunları daha iyi anlayabilmemiz için, değişen dünya düzeninde “kır”ın nasıl yer aldığını, kır-kent ilişkisini ve kırsalın değişimin neresinde durduğunu tespit etmeliyiz. YAPEX Fuarı, bir araya getirdiği tüm kesimlerle birlikte, fuar kapsamında bu emeklerin ve etkilerinin gözlemlenmesine, yeni çıkarımlarda bulunulmasına ve örgütlenme ağının güçlenmesine olanak sağlayacak. TARİHİ KENTLER VE KIRSAL MİRAS 2000 yılında kurulan Tarihi Kentler Birliği 500’e yakın üye belediyesi ile, 11 yıldır YAPEX Fuarının ana destekçisi. Ülkemizin kentsel, kültürel ve doğal mirasını bir ortak miras anlayışıyla koruyarak yaşatmak için projeler üreten ve uygulayan tarihi kentlerin, kırsal mirasın korunması çalışmalarındaki görev ve sorumlulukları kuşkusuz çok büyük. ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliği 2019 yılında, 7 bölgeden 38 köyde “Kırsal Miras Programı” yürüttü, raporladı ve erişime açtı. YAPEX Fuarında bu raporun sonuçlarının paylaşılacağı bir zemin hazırladı. Yerel yönetimlerin, sivil ve özel restorasyondan turizme, kültür rotasından yeni nesil imece yöntemlerine, yaklaşımları ve uygulama örnekleri, fuar kapsamında yapılacak oturumlarda ziyaretçilerle buluşacak.KORUMA VE YAPI SEKTÖRÜ Kültür mirasının güncel yaklaşımlarla çağdaş yaşama dâhil edilmesinin baş yüklenicisi olan yerel bilgi, teknolojinin ustaca kullanılmasıyla yeni bir form kazanıyor. Restorasyon uygulamaları; tarihi çevrenin mimarlık, mühendislik, endüstriyel üretim ve uygulama disiplinleri ile buluşmasını sağlayan önemli bir faaliyet alanı. Tekil yapılardan sokak ve çarşı dokularına, tarihi mahallelerden havza ölçeğinde genişleyen bütüncül yaklaşımlara kadar, restorasyon çalışmalarının doğru teknoloji ve endüstriyel ürünlerle buluşması için, bu alandaki sektörün gelişmesi önemli. Yapı malzemesi endüstrisi, restorasyon uygulamasında kullanılan her türlü yapı malzemesini uzmanlara sunma ve tanıtma zemini YAPEX Fuarının en önemli bileşeni. İnce yapı malzemelerinden bitirme ürünlerine, konstrü ktif elemanlardan yapı donanımlarına kadar geniş bir yelpazeyi içeren sergileme kapsamı, restorasyon malzemeleri alanında önemli bir ihtisas platformu olarak hazırlanıyor. YAPEX Fuarında yapı sektörüyle, yerelin bilgisiyle beslenen koruma sektörü bir araya geliyor.İYİ UYGULAMA VE YÖNETİM MODELLERİ , GELENEKSEL MALZEME ALTERNATİFLERİ , YAPEX RESTORASYON FUARINDAYAPEX Fuarında, kırsal mirasımızın gücünü ve sorumluluklarımızı “yeniden hatırlayarak” iyi uygulama ve yönetim modellerini konuşmak istiyoruz. Sadece TKB üyesi belediyeler değil, hızla gelişen teknolojileri temsil eden ve geleneksel malzemenin niteliğini arttırmayı hedefleyen firmalar; kırsaldaki üretim girişimleri; gıda kooperatifleri; kültürel mirasın korunması alanında çalışan platformlar gibi sivil oluşumlar da bu fuarda buluşacaktır “Kültür ve üretim çeşitliliği”nin görünür kılınması bu noktada önemlidir. Tüm bu çabalar ancak kültürel ve doğal varlıklara farkındalık yaratmak, yitirilmesini önlemek, “bilinç ortamını” doğru güçlendirmek, kimliğine uygun yaşatmakla süreklilik kazanır. YAPEX Restorasyon Fuarının bu konuda önemli bir ortam yaratması gelecek için “yol gösterici” olacak, kentlerimizin kimliğini güçlendirmesine olanak sağlayacaktır.YAPEX’İN HEDEFİ“Restorasyon, renovasyon ve kültür mirasını koruma” alanlarındaki sergi ve etkinlikleri bünyesinde buluşturan fuarın hedefi; yerel yöneticiler, uzman şehirciler, koruma projecileri, restorasyon uygulamacıları, yapı ustaları, teknik elemanlar ve yapısal/kentsel koruma-yenileme-işlevlendirme alanındaki yatırımcı kurumlar arasındaki etkileşimi sağlamak. Fuarda yapısal koruma, yenileme, doğal malzeme (ahşap,taş vb.) uygulamaları, restorasyon teknikleri gibi öncelikli ürünlerin yanı sıra; yapılarda fonksiyon değiştirme, eski yapılarda modernizasyon ve doğru işlevlendirme gibi uygulamalar konusunda da ziyaretçileri bilgilendirici ürün ve etkinlikler yer alıyor. Yapı koruma ve yenilemelerindeki iç mimari ve bezeme uygulamaları da fuarın önemli bir bölümünü oluşturuyor. KENT MERKEZİNDE MODERN BİR FUAR ALANI “AVRASYA GÖSTERİ MERKEZİ"Yapex Restorasyon Fuarı’na İstanbul’da tüm ulaşım alternatiflerinin birleşme noktası olan Yenikapı’da ki Avrasya Gösteri Merkezi ev sahipliği yapacak. Metro, İETT, Marmaray ve Deniz Yolları ile ulaşım olanağı olan , yüksek kapasiteli otoparkı ve 10.000 m2 teknolojik sergileme alanına sahip Avrasya Gösteri Merkezi kentin merkezinde olması avantajı ile Yapex Restorasyon Fuarına geniş olanaklar sunuyor .FUARIN ZİYARETÇİ POTANSİYELİ • Restoratörler • Şehircilik uzmanları • Mimarlar, iç mimarlar • Mühendisler • Tasarımcılar • Zanaatkârlar ve yapı ustaları • Yüklenici kurumlar • Yatırımcılar • Proje sahipleri • Belediyeler ve kamu kurumları • Proje geliştirme ve hizmet kurumları • Akademisyenler • Üniversite öğrencileri • KentlilerÜRÜN VE TEKNOLOJİLER * Mimari restorasyon: Eski yapı onarımları, koruma ve işlevlendirme, malzeme ve uygulama teknikleri. Sanatsal ve tarihi eser restorasyonu: Arkeolojik restorasyon, tarihi eser/obje restorasyonu, sanat eseri restorasyonu. * Restorasyon malzemeleri/ürünleri: Çatı, cephe, zemin onarım-koruma-yenileme malzemeleri, yapı kimyasalları,yüzey temizleme malzemeleri, ahşap koruma ve emprenye malzemeleri, sıva ve boyalar, harçlar, alçılar, yapıştırıcılar, ankraj ürünleri, enjeksiyon ürünleri, yalıtım malzemeleri, ahşaplar, ferforje, prefabrik elemanlar, doğal taşlar, seramik ve çini ürünler, cam ve vitray ürünler, cephe donatıları. * Restorasyon uygulama donanımı. * Renovasyon (yapı yenileme) ürün ve teknolojileri: Konstrüksiyon malzemeleri, fonksiyon yenileme, çatı, cephe ve zemin kaplamaları, duvar elemanları, tavan sistemleri, merdivenler, doğrama sistemleri, kapılar, tesisat renovasyonu, vitrifiye ürünler, armatürler, mimari aydınlatma, teknolojik donanımlar.FUARIN SERGİLEME KAPSAMI *Tarihi Kentler Birliği üyesi belediyelerin, koruma proje ve uygulamalarının sunum ve sergilemeleri. * Restorasyon ve renovasyon uygulamaları için malzeme üreten, uygulama yapan, teknoloji geliştiren yapı endüstrisi firmalarının ürün sergilemeleri. * Restorasyon uygulamalarında uzman projecilerin ve zanaatkârların çalışma ve deneyimlerinin sergilemeleri. * Proje büroları, atelyeler, zanaatlar, müzeler, galeriler, üniversiteler, kütüphaneler, araştırma merkezleri, arşiv ve dokümantasyon merkezleri, sivil toplum örgütleri, enstitüler, koruma kurulları, yayıncılar fuar kapsamında sergileme yapabilir. Organizasyonun BileşenleriÇEKÜL VAKFI: www.cekulvakfi.org.tr TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ : www.tarihikentlerbirligi.org AKDENİZ TANITIM AŞ : www.yapexrestorasyon.com
https://yapex.com/25122020-yapex-restorasyon-fuari-2021-yilinda-istanbulda-duzenleniyor--129/12/2016 - Temizoda teknolojileri ile bu teknolojinin endüstriyel gelişmelerini takibi için buluşma noktası olan Cleanroom Exhibition Nisan 2017 İstanbul'da açılıyor…
Temizoda teknolojileri ile bu teknolojinin endüstriyel gelişmelerini takibi için buluşma noktası olan Cleanroom Exhibition Nisan 2017 İstanbul'da açılıyor… Prosigma ve Akdeniz Tanıtım iş birliği ile hazırlanan CLEANROOM Exhibition ‘’Temizoda Teknolojisi, Bakım ve Donanımları Fuarı’’ 20-22 Nisan 2017 tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Uluslar arası Kongre ve Sergi Sarayı’ nda gerçekleşecek. Endüstriyel tesis yöneticileri ile tesislerin kullanım alanlarını genişletmesi için teknoloji ve hizmet üreten ‘‘Cleanroom’’ uzmanlarını İstanbul’ da bir araya geliyor… Cleanroom Exhibition profesyonellerin bilgi ağı oluşturduğu mesleki bir platform…Temiz oda teknolojisi her geçen gün büyümekte, yasal ve kalite gereksinimler de arttıkça, geçmişte bu teknolojiyi ele almamış çok sayıda sanayi sektörü, teknolojinin birçok avantaj ve kullanım olanaklarını keşfetmektedir. Bu sebeple de bu umut verici sektör hakkında, standlarda sergilenen ürün ve hizmetlerin yanı sıra fuar süresince Türkçe ve İngilizce dillerinde hazırlanmış seminer, konferans, panel ve workshoplar ile konunun bu alanda çok özel uzmanlarından bilgi paylaşımı Cleanroom Exhibition kapsamı içinde yer alıyor. Cleanroom Fuarı; CBA HIGH-TECHNOLOGY SHOW’un önemli bir noktası… Cleanroom Exhibition “ Temizoda Teknolojisi. Bakım ve Donanımları” Fuarı, Biotech Eurasia“Biyoteknoloji, Yaşam Bilimleri ve Endüstrileri “Fuarı ve Analytech “ Analiz ve Laboratuvar Teknolojileri “Fuarı ve aynı mekânda eş zamanlı düzenleniyor. Giderek artan sayıdaki sektör uzmanlarının katılımlarıyla gerçekleşen tüm bilimsel ve akademik etkinlikler birlikte programlanıyor ve ortak hedefe yönelik kaliteli ve zengin içerik sunan bir CBA High- Technology Show platformu oluşturuluyor. Uluslararası Firmalar ve Yüzlerce Marka CLEANROOM 2017’de Cleanroom 2017 Fuarına öncelikle katılarak tanıtım ve hazırlık çalışmalarına başlayan firmalar… 2H MÜHENDİSLİK *AFT FİLTRE *AIR-TECH *AKAR ALÜMİNYUM *ALPTEK MÜHENDİSLİK *APEX PROTECT *ATOM MÜHENDİSLİK *ATOTEST *AYA VALİDASYON *BECKMAN *BC MİYOMED *BİRLİK MAKİNA *DORUTEK *ECOLAB *EMS MÜHENDİSLİK *ENOTEK *EREN TEKNİK *GENERAL FILTER HAVAK *HTL *ISPE *ITM FİLTRELEME *İNŞEL YAPI *KVS *LIGHTHOUSE *MAKROTEST *METİS BİYOTEKNOLOJİ *MİKROPOR *ONAT *POLİPANEL *RAM ÖLÇÜ *SETA KİMYA *TERMOTES *TESTO ELEKTRONİK *TSE LABORATUVAR UYGULAMALI WORKSHOP Üniversite, Teknopark, ve katılımcı firma işbirliği ile Türkiye’de ilk kez fuar ile eş zamanlı Laboratuvar Workshop ve uygulamaları fuar izleyicileri ile buluşuyor.
https://yapex.com/29122016-temizoda-teknolojileri-ile-bu-teknolojinin-endustriyel-gelismelerini-takibi-icin-bulusma-noktasi-olan-cleanroom-exhibition-nisan-2017-istanbulda-aciliyorBelek´te ilk Sağlıklı Turizm Belgesi´ni alan otele ilk misafir geldi
Dünyanın önemli turizm destinasyonları arasında yer alan Antalya'da, normalleşme süreci kapsamında Sağlıklı Turizm Belgesi'ni alan otele ilk müşterisi geldi. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yaklaşık 2,5 aydır kapalı olan turizmin başkentindeki beş yıldızlı oteller, normalleşme süreci ile kapılarını müşterilerine açmaya başladı.Yerli ve yabancı binlerce turistin tercih ettiği Belek Turizm Bölgesi'nde bulunan ve Türkiye'de "Sağlıklı Turizm Belgesi" alan ilk otel, ilk müşterisini de koronavirüs tedbirleri kapsamında karşıladı.Kente gelen ilk yerli turist Kayseri'den Derda Kürklü, 7 aylık hamile eşi Öznur Kürklü ile 8 yaşındaki oğulları Mustafa Alp Kürklü oldu. Otel girişinde alkışlarla karşılanan Kürklü ailesinin girişte ateşleri ölçüldü, maske ve dezenfektan verildi. Ayrıca aileye kokteyl içecek takdim edildi.Derda Kürklü, gazetecilere 90 gündür evde bulunduklarını söyledi. Daha önceden tatil planı yaptıklarını, ertelemeyi düşünürken otelin açıldığını anlatan Kürklü, "Otel ile önceden görüştük, hijyen konusunda gerekli bilgileri aldık ve tatil yapmaya karar verdik." dedi. Bir hafta tatil yapacaklarını aktaran Kürklü, keyifli bir hafta geçirmeyi umduklarını dile getirdi. Derda Kürklü'nün hamile olan sağlık çalışanı eşi Öznur Kürklü de önceleri biraz tedirgin olduklarını ancak otel yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler ve uygulamalar hakkında aldıkları bilgiler sayesinde tedirginliklerinin kalmadığını belirtti."Rezervasyonlar artarak devam ediyor"Otelin Kalite Müdürü Asuman Koçoğlu da tesiste sosyal mesafe kurallarını dikkate alarak yeniden dizayn çalışmalarını gerçekleştirdiklerini söyledi. Otelin belirli noktalarına dezenfeksiyon istasyonu kurduklarını ve personeli eğittiklerini anlatan Koçoğlu, restoranlarda masaların, lobide koltukların, sahilde, havuz kenarlarında şezlongların sosyal mesafe kuralına göre ayarlandığını anlattı.Uyarı levhalarının dört dilde hazırlandığını ve tesisin tüm alanlarına asıldığını aktaran Koçoğlu, SPA, hamam, spor merkezinin de açık olacağını, bu alanlarda da gerekli önlemleri aldıklarını bildirdi. Sauna, masaj, buhar odası gibi bölgelerin de randevu sistemi hizmet vereceğini ve en fazla yarım saat kullanılacağını belirten Koçoğlu, misafirin çıkışta dezenfekte edileceğini söyledi. Ayrıca Kovid-19 şüphelisi misafirler için de kriterlere uygun izolasyon odası oluşturulduğunu vurgulayan Koçoğlu, doktor tarafından kontrolünün yapılacağını, gerektiğinde hastaneye yönlendirileceğini aktardı. Misafirler için bilgilendirme afişleri hazırlandığını dile getiren Koçoğlu, "Salgına karşı nasıl tedbir aldınız, ne tür çalışmalar yaptınız? gibi çok soru geliyordu. Biz de bunlarla ilgili bir veri hazırladık, müşterilerimize sunduk. Bize güvenen ilk misafirlerimizi ağırlamaya başladık. Normalleşme adımları ve bu haberlerle rezervasyonlar gün içinde artarak devam ediyor." dedi.
https://yapex.com/belekte-ilk-saglikli-turizm-belgesini-alan-otele-ilk-misafir-geldiUZAKTAN EĞİTİM 7/24 ÖĞRENME İMKANI VERİR
Koronavirüs salgını nedeniyle Boğaziçi Üniversitesi’nde tüm derslerde uzaktan eğitim 6 Nisan’da başladı. Türkiye genelinde yükseköğretim kurumları ile ilk ve ortaöğretim düzeyinde de uzaktan eğitimler devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu ve ekibi ise 16 yılda 20 binden fazla öğrencisine kendi geliştirdikleri özgün sistemle programlama öğretmeyi başardı. 2004’ten beri geliştirilmekte olan sistem sayesinde aynı anda yüzlerce öğrenci interaktif olarak programlama öğrenebiliyor. Sorularımızı yanıtlayan Prof. Tuğcu, çevrimiçi (online) eğitimin 7/24 öğrenme fırsatı sunduğunu belirterek, “İyi kurgulanmış çevrimiçi eğitim sayesinde öğrenciler istedikleri an ve istedikleri her yerde öğrenebilir. Çevrimiçi eğitim içeriğin canlı ve interaktif (etkileşimli) olmasını sağladığı için hem uzaktan eğitim hem de yüz yüze örgün eğitimi güçlendiriyor. Geliştirdiğimiz sistem sadece üniversite değil, ilk ve ortaöğretim düzeyinde de programlama eğitiminde niteliği artırabilir. Bunun için elimizde iyi bir örnek var” diyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde 2020 Bahar dönemi eğitim ve öğretim faaliyetleri 33 lisans ve 67 lisansüstü programda kayıtlı 15.692 öğrenciye uzaktan eğitim yöntemleri ile yapılacak şekilde tasarlandı. 6 Nisan'da başlayan çevrimiçi eğitimlerin geliştirilmesine katkı sağlayan ve üniversitedeki programlama derslerini 2004’te uzaktan eğitime taşıyan bilgisayar mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu, bu alanda uzman bir bilim insanı. "Programlamaya Giriş" ile "Nesne Tabanlı Programlama" dersleri için geliştirdiği çevrimiçi sistemle aynı anda yüzlerce katılımcıya interaktif eğitim olanağı sağlayan Prof. Tuğcu, 16 yılda 20 binin üzerinde öğrenciye programlama öğretti. Boğaziçi Üniversitesi Kurumsal İletişim Ofisi’nin sorularını telekonferans yöntemiyle yanıtlayan bilim insanı, uzaktan eğitim ve geliştirdiği sistemi şöyle anlatıyor: “SİSTEMİ GELİŞTİRMEYE 2004’TE BAŞLADIK”2004’te Programlamaya Giriş dersini ilk kez uzaktan eğitimle vermeye başladım. Sistemin ilk jenerasyonu sadece C dili sınavlarındaki öğrenci yanıtlarını otomatik notlandırmayı sağlıyordu. 2007’de geçtiğimiz web tabanlı ikinci jenerasyon sistem ise tüm dünyada türünün ilk örneğiydi. Dağhan Dinç’in büyük emekleriyle geliştirdiğimiz “Online Compiler” isimli bu sistem öğrencilerin evde ve okulda sürekli kullanabildikleri, içerik içinde derlenebilen örnek kodları barındıran bir sistemdi. 2013’teyse öğrencilerimizin evlerinde bilgisayar ve internet imkanlarının gelişmesiyle çevrimiçi ve çevrimdışı çalışabilen ve sektörde yoğun kullanılan Eclipse geliştirme ortamına gömülü üçüncü jenerasyon Teaching.Codes sistemini geliştirdik. "Teaching.Codes" ile "C/C++" dilinin yanı sıra "Java", "Python", "Ruby", "NodeJS", "Go", "Perl" ve "R" gibi popüler dilleri de destekliyoruz. Bu sistemde öğrencilerimiz aynı uygulamanın içinden hem ders içeriğine ulaşıyor hem de tek tuşa dokunarak uygulamanın içindeki canlı örneği kendi bilgisayarına indirip Eclipse’e transfer edip otomatik olarak dersin hocasının anlatmakta olduğu dosyayı açmış ve hocanın anlatmakta olduğu satıra odaklanmış oluyor. Bütün bunların tek tuşla yapılıyor olması büyük sınıflarda örneğe geçerken her öğrencinin farklı bir sorun yaşaması ve derste dikkatin dağılmasının önüne geçiyor.Ayrıca ders içeriği içinde yanıtı gizleme ve gösterme, hatırlamak için başka bir bölüme atlayıp kalınan sayfaya geri dönme gibi basit görünen ama derste öğrencinin dikkatinin dağılmamasını ve öğretimi kolaylaştırıcı özellikler içeren canlı içerik eğitimin kalitesini artırıyor. "HER HAFTA 450 ÖĞRENCİYE QUİZ VERİYORUZ"Teaching.Codes ayrıca yüzlerce öğrenciye aynı anda sınav veya quiz (küçük sınav) yapma ve yanıtları otomatik notlandırma imkanı sağladığı için hem öğretim üyesinin araştırmaya da vakit bulmasına fırsat veriyor hem de yüzlerce hatta binlerce kişiye ders anlatma imkanı sağlıyor. Giriş Programlama dersimizde her hafta 450 öğrenciye quiz veriyoruz. Bu 450 öğrencinin sınavlarının değerlendirilip her öğrencinin her sınavı için ayrı ve oldukça detaylı karneler üretmemiz ise toplam 20 dakika sürüyor. Yaptığımız birçok quiz ile hem öğrencilerimizin üzerindeki sınav baskısı azalıyor, hem de programlamayı daha iyi öğrenmeleri sağlanıyor. Sınavlar da sistem tarafından değerlendirildiği ve detaylı karne ile tüm hatalar gösterildiği için öğrenciler sınav sonuçlarını daha az sorguluyor. Ayrıca sınav sırasında öğrencilere her soru için test senaryoları da verdiğimiz için sınavları öğrenci için bir öğrenme tecrübesine çeviriyoruz. "SİSTEMİMİZ TÜRKİYE ÖRNEK OLABİLİR"Uzun yıllardır uzaktan programlama eğitim konusunda çalışıyorum. Geliştirdiğimiz üçüncü nesil sistemimiz, üniversitelerimiz ile ilk ve ortaöğretim düzeyinde de iyi bir örnek olabilir. Türkiye’de tüm üniversitelerde olmadığı gibi, tüm ilk ve ortaöğretim okullarında da eğitim kalitesi aynı seviyede değil. Boğaziçi’nde programlama derslerinde kullandığımız bu sistem, her yerde programlama eğitiminde kalitenin artmasını ve ülke çapında homojen olmasını sağlayacaktır. Bunun için elimizde iyi bir örnek var ve değerlendirilebilir. "UZAKTAN EĞİTİM YENİ FIRSATLAR SUNACAK"Boğaziçi’nde de Koronavirüs salgını nedeniyle tüm dersler uzaktan eğitim kapsamına alındı. Uzaktan eğitimle ilgili öğrenci ve eğitimcilerde soru işaretleri olabiliyor. Ben çevrimiçi eğitim ile yüz yüze eğitimin bir arada olduğunda en iyi verimin alındığını düşünüyorum. Yüz yüze eğitimin duraklaması öğrencilerimle ders sonrasında dersliğin önünden sohbet etme imkanımızı kaldırdı. Ancak uzaktan eğitimle öğrencilerimize 7/24 öğrenme fırsatı sunmuş oluyoruz. Yüz yüze ders birkaç saat sürerken, uzaktan eğitim sabaha karşı saat 3’te bile çalışmanızı sağlayabiliyor. Uzaktan eğitim doğru altyapı ve içerikle tasarlandığında çok değerli imkanlar sunabilir. Boğaziçi’nde başlayan uzaktan eğitim döneminin de öğrencilerimize yeni fırsatlar sunacağını düşünüyorum. 15/04/2020
https://yapex.com/uzaktan-egitim-724-ogrenme-imkani-verirLojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş.Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetlerLojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.S. Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35 Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-1Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.S. Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 ) Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-2Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş. Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813 E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-3Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş. Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-4Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.S. Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.tr www.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-5Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş.Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-6Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.S. Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.tr www.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-7Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.S. Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.tr www.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-8Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş.Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-9Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş.Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-10Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir.SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş. Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813 E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-11Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir.SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş. Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813 E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-12Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir.SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş. Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813 E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-13Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir.SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş. Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813 E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-14Lojistik Hizmetler
Fuar organizasyonumuz katılımcılarımıza lojistik, nakliye, gümrükleme ve benzeri hizmetlerde Schenker Arkas Nakliyat ve Tic. A.Ş.'ni önermektedir. SCHENKER ARKAS Nakliyat ve Tic. A.Ş.Adres: Çobançeşme Kavşağı,Istanbul Dünya Ticaret Merkezi, A2 Blok No: 330 Kat: 10, Yeşilköy, 34149 İstanbul - TurkeyTel : 0212 465 61 45 ( ext. 5275/5281 )Fax: 0212 465 61 35Mobil : +90 533 504 6813E-mail: coskun.bilen@schenkerarkas.com.trwww.schenkerarkas.com.tr
https://yapex.com/lojistik-hizmetler-15COVID-19 SAĞLIK SEKTÖRÜ İÇİN BİZE NELERİ ÖĞRETMELİ VE HATIRLATMALI?
Covid-19 gelişmelerini araştırırken, 1918 yılındaki İspanyol Gribi haberlerine baktım. İspanyol Gribi pandemisi bir seneden az zamanda tahmini 40 ila 100 milyon civarında insanı öldürmüştü. Bu sayı Birinci Dünya Savaşında ölen insan sayısını aşmaktadır. Bir başka özelliği de ölenlerin çoğunlukla sağlıklı genç erişkinler olmasıdır. Pandemi, Türkiye dahil tüm dünya ülkelerini etkilemiş olup, 1918’in Eylül ile Kasım ayları arasında zirve noktasına ulaşmıştır. Dünya genelinde toplantılar yasaklanmış, okullar tatil edilmiş, kütüphanelerde kitap dağıtımı durdurulmuş, ulaşım araçları dezenfekte edilmiş ve el sıkışmak bile suç sayılmıştır. Eğer İspanyol Gribi pandemisi bize bir şey öğretmiş olsaydı, birçok ülke daha ilk vakalar göründüğünde gerekli tedbirleri almakta gecikmemiş olurdu (sınırlarını kapatmak, sosyal mesafeyi korumak, maske kullanılması vb.). Bu önlemler zamanında alınmış olsaydı, hastanelerin kapasitesi yetersiz gelmez ve ölüm sayıları bu kadar artmazdı. Kuzey İtalya’da korona virüsün hızla yayılması sonucu, hastanelerin 3 haftadan az bir sürede alarm verdiği görüldü. Tıbbi malzeme ve sağlık çalışanı sayısının ne kadar yetersiz olduğu anlaşıldı. Doktorlar çok ağır durumda olan ya da yaşları yüksek hastaları geri çevirmek gibi çok kritik kararları almak zorunda kaldılar. Acil olmayan ameliyatlar iptal olurken, solunum cihazlarına erişim sınırlı hale gelince, paylaşım önceliği gibi konular tartışılmaya başlandı. Her ülkede sağlık çalışanı, yatak ve ekipmanı yeterliliği konusunda ciddi tedirginlikler oluştu. Maske konusunda bile, birçok ülkenin ne kadar yetersiz olduğu görüldü. Çin'den 2 milyardan fazla maske sipariş eden Fransa'nın, İsveçli bir şirkete ait olan ve Fransa üzerinden transit olarak İtalya ve İspanya’ya gönderilen 4 milyon maskeye el koyduğu yazıldı. Öte yandan İtalya'ya giden koruma kıyafetlerine Çekya el koyarken, Almanya da sipariş verdiği maskelerin Çin Havaalanı’nda bir anda kaybolduğunu açıklandı.Sağlık Bakanımız geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yerli solunum cihazı üretimine başlayacağını müjdeledi. Bu arada farklı sektör iş birlikleri ile seyyar hasta izolasyon odası ve test için numune alma kabinleri prototip çalışması ve uygulamaları hayata geçmeye başladı. Yerli solunum cihazı gibi diğer ithal edilen medikal cihaz ve ekipman üretimi için neden bu kadar bekledik ve kendimiz üretip ihracat bile yapabileceğimiz halde sürekli ithal ettik? Yerli üretimin önemini anlamamız için korona virüsü ile karşılaşmamız mı gerekirdi? Ülkelerin kendi yerli teknolojilerini geliştirmesinin ne kadar önemli olduğunun umarım artık hepimiz anlamışızdır. Bu pandeminin en ironik olaylarından biri de Avrupa Birliği üyelerinin birbirine yardım edememesi ama Küba’nın Avrupa ülkelerine yardım etmesi oldu. Küba sağlık sektörünün, ülkedeki tüm olumsuz koşullara ve yıllardan beri uygulanan ambargolara rağmen ulaştığı başarılı nokta herkese örnek olmalıdır.Bir pandemi başladığında, şüphesiz ilk beklenen, hastalığın ilaç ve aşısıdır. Bu sebeple ülkemizin aşı tarihçesine kısaca bir baktım. Ülkemizde aşı üretimi için çalışmalar ilk Osmanlı İmparatorluğu Döneminde başlamış. 1721 yılında İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta, İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” diyerek kastettiği varilasyon metodunu hayretle bildirmiştir. Bu mektup Osmanlı İmparatorluğu Döneminde aşı yapımına ilişkin ulaşılmış en eski belgedir. Aşı üretim çalışmalarını yürütmekte olan Pasteur, çalışmalarını sürdürebilmek için dönemin devlet başkanlarına maddi katkı için yazı yazar, yazılardan birinin 2. Abdülhamit’e ulaşması sonrasında, 2. Abdülhamit yardım yapabileceğini ancak Pasteur ’ün çalışmalarını İstanbul’da sürdürmesini ister, bu teklif Pasteur tarafından kabul görmeyince ikinci teklif oluşturulur, Pasteur’e Mecidiye Nişanı ile birlikte 10.000 altın yollanır, aynı zamanda Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne’den 3 kişinin de yanında asistan olarak yetiştirilmesi istenir, gönderilen 3 kişilik bu ekip, çalışmalara temel teşkil etmesi için “kuduz mikrobu” enjekte edilmiş bir kemik iliği ile geri döner. 1887’nin ocak ayında Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz Tedavi Müessesesi) kurulur. Bu kurum dünya’da üçüncü, doğunun ise ilk kuduz merkezi olmuştur. Daha sonra bu merkez difteri serumu da üretmiştir.1892 yılında bakteriyolojihane daha sonra ilk çiçek aşısı üretim evi (Telkihhane) kurulmuş, 1892-1913 yılları arası, difteri, sığır vebası, kızıl serumları, tifo, kolera, dizanteri ve veba aşıları hazırlanmış ve uygulanmıştır. 1928 yılında kaydedilen en önemli gelişmelerden biri, 1267 sayılı yasa ile Ankara'da Merkez Hıfzısıhha Enstitüsü'nün kurulması ve bakteriyolojihane ile, kimyahanenin bu çatı altında birleştirilmeleridir. Ülkemizde ilk verem aşısı 1927 yılında üretilmiştir. 1934 yılında Telkihhane (Çiçek Aşısı Üretim Merkezi) ve İstanbul'daki Kuduz Enstitüsü de kapatılmış ve aşı-serum üretimi tek merkezde toplanmıştır. Bu dönem, aşı ve serum üretiminin kamusal bir görev ve sorumluluk olarak algılandığı bir dönemdir. 1930-40'lar aşı serum üretiminin hızla arttığı yıllardır. Milyonlarca doz toksoid difteri ve tetanoz aşıları, Semple tipi kuduz aşısı, çiçek aşısı, kuduz serumu, pnömokok aşısı üretilmekte, dünyadaki gelişmeler yakından izlenmekte ve yerli yabancı ilaç kontrolleri yapılmaktadır. 1940'lı yıllarda tifo, Cox tipi tifüs, tifo-tifüs karma, tifo-difteri karma, intradermal BCG, veba-kolera karma, veba-kolera-tifüs karma, difteri-tetanoz karma, boğmaca-difteri karma, influenza tifo-difteri-tetanoz karma aşıları üretilmiştir. Aşı ve serum üretimiyle ilgili alt birimler Dünya Sağlık Örgütü tarafından uluslararası standartlara uygun oldukları yönünde belgelenmektedir, 1950 yılında Ulusal İnfluenza Merkezi ve BCG Laboratuvarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından tescil edilmiştir. Bu yıllarda difteri-boğmaca-tetanoz aşısı üretilmiş ve kuduzla ilgili çalışmaları nedeniyle Dr. Zekai Muammer Tunçman'a Fransız hükümeti tarafından 1959 yılında Légion d'honneur nişanı verilmiştir. 1965'te kuru çiçek aşısı üretilmiş ve ülkemiz, 1960-70'li yıllarda kendine yetecek düzeyde bakteri aşılarını üretir duruma gelmiştir. 1968 yılında Serum Çiftliği kurulmuştur. Burada; tetanoz, gazlı gangren ve difteri antitoksik, kuduz antiviral, şarbon antibakteriyel, akrep antivenom serumları üretilmiştir. Hastalıkların ortadan kalkması nedeniyle 1971 yılında tifüs ve 1980 yılında çiçek aşılarının üretimine son verilmiştir. Kasım 2011 de Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü Aşı Serum Üretimi Merkezi kapatılmıştır. Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü görev ve yetkileri yeni kurulan Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Biyoteknolojideki gelişmelerin izlenmemesi, Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü Aşı Serum Üretimi Merkezine yatırım yapılmaması, işgal altındaki İstanbul'da dahi aşı ihraç eden bir ülkeyi, aşı ithal eden bir noktaya geriletmiştir. Aşı gereksinimini karşılamak için Sağlık Bakanlığı her yıl yaklaşık olarak 18 milyon dolar dış ülkelere ödeme yapmaktadır. Türkiye'de uygulanmakta olan tüm bakteri ve virus aşılarının üretilebileceği bir Yeni Aşı Üretim Tesisleri Kurulması Projesi’nin maliyeti ise bir defaya mahsus olmak üzere 40 milyon dolar olarak hesaplanmıştır (Özcengiz, 2002).Şunu da hatırlatmak isterim, veteriner aşılar uzun yıllardan beri ülkemizde üretilmektedir. İlk olarak 1901 yılında Pendik Veteriner Bakteriyolojihanesi şimdiki adıyla “Pendik Veteriner Enstitüsü” sonra sırasıyla Ankara-Etlik, İzmir-Bornova, Samsun, Ankara Şap Enstitüsü, Adana, Konya ve Manisa Tavuk Aşıları Üretim Enstitüsü kurulmuştur. Özel sektörün veteriner aşı üretimi yapmaya başlaması ise 1990 yılında olmuştur. Veteriner aşıların aksine, beşeri aşılarda ise uluslararası aşı üreticileri ile rekabet edemeyen özel sektör üretim için yatırımlara henüz başlamıştır.İster pandemi, ister ekonomik kriz, ister ambargo, nedeni ne olursa olsun ilaç, aşı ve gıdaya ithalat yoluyla erişemediğimizde ne olacak? Bu devirde unutmayalım ki, yukarda bahsi geçen nedenler, ülkelerin karşı karşıya kalacakları en hayati risklerdir. Şüphesiz dileğimiz Covid-19 pandemisinin en kısa sürede ve en az hasarla atlatılmasıdır. Ancak bu pandemi, ülkelerin yerli teknolojileri ile aşı, ilaç hammaddesi ve tarım/hayvancılık ürünleri üretmesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha gözler önüne sermiştir.Ecz. E. Dilek Sunar20/04/2020
https://yapex.com/covid-19-saglik-sektoru-icin-bize-neleri-ogretmeli-ve-hatirlatmaliTANI TEKNOLOJİLERİNDE COVID-19 İLE YENİ DÖNEM
COVID-19 ile mücadele sürecinde gündemde yer alan ana başlıklardan biri tanı teknolojileri oldu. Tanı teknolojilerini geniş bir başlık olarak ele alıp neler olduğunu, dünyadaki gelişmeleri ve bu alana yapılan yatırımları değerlendirmek için COVID-19 ile mücadele sürecini değerlendirmek için 4 fazdan oluşan bir yaklaşım kullanmak isterim. Her bir fazı kısaca tanımladıktan sonra, o faz içinde tanı teknolojilerinin yerinden ve gelişmelerden kısaca bahsedelim.Faz 1, ilk şok ve salgınla sahada mücadele için ilk tepki. Öncelikle tanının kritik olduğu, hemen onu takiben hastanede mücadelenin ve dolayısıyla sağlık altyapısının uygun hale getirilmesinin önceliği oluşturduğu faz. Faz 1 sürecinin en temel bileşenlerinden biri aktif olarak enfekte olan kişilerde COVID-19 tanısı için yapılan RT-PCR tanı testleri. Bunlar, genetik analizlerle kişinin aktif olarak enfekte olup olmadığına bakıyor. Bu tanı testlerinin devamı ve sayısının artmasının önemi tartışmasız olduğu için mevcut tanı teknolojisinin sahada yaygınlaşması ve üretimin artması için farklı ülkelerde de Türkiye’de de önemli bir çaba söz konusu oldu. Aynı zamanda bu tanı testlerinin daha hızlı sonuç verebilmesi ve sonucun doğruluğu son derece kritik olduğu için tanı teknolojileri gündemi daha fazla meşgul eder hale geldi. Bir yandan mevcut teknolojiyle kit üretimleri ve test uygulamaları devam ederken bir yandan da yeni teknolojiler ile sürecin etkinleştirilmesi yönünde araştırma kuruluşlarında ve şirketlerde çalışmalar başladı. Bu alanda çalışmaların desteklenmesine yönelik özel çağrılar ve bütçeler oluşturuldu. Dünyada tanı teknolojileri üzerine çalışan startuplara ilgi arttı ve öne çıkan birkaç yatırım anlaşması gerçekleşti. COVID-19 ile mücadele sürecinin 1.fazının ana odağı tanı teknolojilerinin yaygınlaşması ve aynı zamanda geliştirilmesi olurken tanı teknolojileri konusu mücadelenin bu fazıyla sınırlı kalmıyor. Faz 2, tanı ve tedavi sürecinin yönetilebilir hale geldiği ve aynı zamanda tanı ve tedaviye yönelik altyapının tamamlandığı, sahada mücadelenin sistematik olarak devam etmeye başladığı bir dönem. COVID-19’a ilişkin bilimsel verilerin arttığı fakat belirsizliğin devam ettiği ve özellikle platoya ulaşan ülkelerde ekonomik faaliyetin kademeli normalleşmesi için planlamanın ve aynı zamanda yeniden açılmanın başladığı dönem. Bu noktada aynı zamanda bağışıklık taraması gündemde. Bugünlerde daha sık duymaya başladığımız antikor testleri ile toplumun bağışıklık kazanma durumunun tespiti söz konusu. Burada COVID-19’da bilinmezliklerden kaynaklı bilimsel tartışmalar sürse de, faz 2’nin ana gündem maddelerinden birini oluşturmaya devam edecek. Serolojik test ya da antikor testi olarak bilinen bağışıklık testleri, toplumda kimlerin COVID-19’u aldığı ve hastalığı geçirdiğini tespit etmeye yarıyor. Bu testler, pandeminin ilk günlerinden beri gündemimizde olan COVID-19 tanısı için yapılan RT-PCR testlerinden tamamen farklı. Kişi, COVID-19 ile enfekte olduktan bir süre sonra üretilen antikorların tespiti için serolojik test yapılıyor ve kişinin hastalığı geçirip geçirmediği yani bağışıklık kazanıp kazanmadığı tespit ediliyor. Harvard Üniversitesi İmmünoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları’nın başındaki Sarah Fortune, antikorların enfeksiyon sonrasında kanda kalmaya devam ettiğinin ve virüse spesifik olduklarının altını çiziyor. Kanda kalma süresi COVID-19 için hala netleştirilmeye çalışılıyor ve buna ilişkin bilimsel tartışmalar devam ediyor. Bir yandan da bu alanda tanı teknolojileri üzerine çalışan uluslararası araştırma grupları oluşturuluyor ve şirket çalışmaları yaygınlaşıyor. Her gün yeni yayınlarda gördüğümüz gibi, COVID-19’u birçok kişi semptomsuz ya da hafif semptomlarla geçiriyor. Toplumda kimlerin COVID-19 geçirdiğini bilmek, ülkelerin sokağa çıkma yasağı, iş yerlerinin kapatılması gibi önlemlerini kademeli olarak hafifletmesi ve işe geri dönüşlerin başlayabilmesine yardımcı olacak. Antikor testleri, tanı için yapılan testlere göre çok daha basit ve kısa zamanda yapılan testler. Son günlerde işe geri dönüşü başlatabilmek için bağışıklık taraması farklı ülkelerde gündeme yerleşmeye başladı. Geçtiğimiz hafta FDA (Amerika İlaç ve Gıda Kurumu) ilk bağışıklık testinin afet durumunda kullanımı (EUA (Emergency Use Authorization) için onay verdi yani bağışıklık testi uygulanabilir hale geldi. Aynı zamanda FDA, CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) ve NIH (ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü) bağışıklık taraması odaklı bir Ar-Ge ortaklığı kurdu ve en etkin antikor paneli üzerine çalışmaya devam ediyorlar. Mayıs başında Amerika’da toplumsal bağışıklık taramasının başlatılması hedefleniyor. Almanya’da “Bağışıklık Pasaportları” gündemde. Almanya, işe geri dönüşlerin başlayabilmesi için Nisan ortasına kadar 100 bin gönüllüye bağışıklık taraması yapılacak bir proje başlatıyor. Sosyal mesafe sınırlamalarının kalkabilmesi için ekonomik faaliyeti başlatabilecek kişileri tespit etmenin önemini vurguluyorlar. İngiltere Sağlık Bakanı, “Bağışıklık Sertifikaları”nı değerlendirdiklerini ve bunun insanların normal hayata dönmeye kademeli olarak başlamaları için önemli olduğunu vurguladı. Yine Fransa Sağlık Bakanı’nın da gündemindeydi. Avrupa dışına bakınca ise, Çin’de zaten 8 antikor testinin onaylandığını ve uygulandığını görüyoruz. Bu testler aynı zamanda Güney Kore, Singapur ve Avustralya’da da onaylandı. Her ne kadar antikor tespitine ilişkin belirsizlik devam etse de, bir yandan ülkeler ekonomik faaliyetin normalleşmesi süreçlerinin bir parçası olarak bağışıklık taraması için tanı teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaları desteklemeye ve gündemlerinde tutmaya devam ediyor. Faz 3’ün odağının salgınının etkilerini sınırlandırılmak ve kontrol altına almak olmasını bekliyoruz. Öncelikle Faz 2’nin Faz 1’e göre daha uzun süreceğini, Faz 3’ün ise daha da uzayacağı beklentisini söylemekte fayda var. Ekonomik faaliyetin normalleşmeye devam ettiği fakat bir yandan COVID-19 ikinci etki dalgasının da mümkün olduğu bir dönem. Aynı zamanda tedavide gelişmelerin uygulamaya dönüştüğü, aşı çalışmalarında klinik çalışmaların genişlediği ve herkese ulaşmasının henüz mümkün olmasını beklemesek de aşı üretiminin gerçekleşmesini beklediğimiz faz. Bununla birlikte tanı testlerinin yaygınlaşmış ve tanı teknolojilerinin hızlı ve yaygın teste minimum altyapı ile imkan verecek gelişmişliğe ulaşılmış olmasının beklendiği bir faz 3 döneminden bahsediyoruz. Böyle bakınca faz 3’e kadar tanı teknolojilerine bu anlamda yapılan yatırımların artacağını da söylemek mümkün hale geliyor. Faz 4 ise artık Yeni “Yeni Normal” diye tanımlayabileceğimiz aşama. Burada tanı teknolojilerinin artık başka bir boyut kazanmasını bekliyoruz. Burada önemli nokta COVID-19 geçirip iyileşenlerin izleme aşaması. İzleme sürecinde de farklı bileşenlerde tanı ihtiyacı doğacak gibi görünüyor. Buna yönelik çalışmalar henüz gündemde olmasa da orta vadede tanı teknolojilerini bu izleme sürecinin bir parçası olarak görmekte fayda olacak çünkü iyileşerek atlatanların özellikle akciğerlerinde kalan hasar önemli gibi duruyor. Maalesef bu hasarların önümüzdeki yıllarda farklı hastalıklara dönüşme ihtimallerini biliyoruz. Yani artık bulaşıcı hastalıkların da, bulaşıcı olmayan hastalıklar için bir risk faktörü olduğunu hatırlamamız lazım. BOH gündeminde sigara, alkol kullanımı gibi risk faktörlerini değerlendirerek oluşturduğumuz kronik hastalık yönetim mekanizmalarına mutlaka bulaşıcı hastalıklar sonrasındaki tanı ve takibi de katmak gerekiyor. Yani bugünden çalışmaya başlamamız gereken bir konu da iyileşen vakaların takip ve izleme mekanizmasını oluşturmak. Yeni tanı teknolojilerini aynı zamanda bunun bir parçası olarak düşünmek.Selin ArslanhanKurucu, ReDis Innovation22/04/2020
https://yapex.com/tani-teknolojilerinde-covid-19-ile-yeni-donemACİL SERVİS TRİYAJI
ÖzetAcil servis triyaj sistemi, acil servislere yönelen hizmet talebini ve akışını güvenle sürdürebilmek için kullanılan bir klinik risk yönetim sistemidir. Triyaj uygulaması ile müdahale için bekleyebilecek ve bekleyemeyecek olan hastalar tespit edilir ve tıbbi bakımın öncelikle, en ciddi ve en acil olan olguya sunulması mümkün kılınır. Triyaj sürecinde uygulayıcılar arasında tutarlılık sağlanması ve hasta güvenliğinin sürdürülebilmesi için triyaj kararının bilimsel temele sahip sağlam bir metodolojiye dayandırılması gerekmektedir. Bu amaçla aciliyet düzeyini çeşitli kategorilere ayıran triyaj sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemlerin kullanılması acil servislerde ölüm ve sakatlık risklerinin düşürülmesi, hasta ve çalışan memnuniyetinin sağlanması, sağlık giderlerinin azalması, hasta akışının ve güvenliğinin sürdürülmesine önemli düzeyde katkı sağlamaktadır. Bununla birlikte acil servislerde kurumsal, uygulayıcı ya da hastalarla ilgili çeşitli faktörlere bağlı olarak triyaj sürecinde aksamalar görülebilmektedir. Söz konusu aksamalar ise hastaların acil serviste kalış süresinin uzamasına ve acil servislerde kalabalıklaşmaya neden olabilmektedir. Tüm bu sorunların önlenebilmesi noktasında triyaj uygulayıcılarının yetkinliğinin geliştirilmesi ve uygun bir triyaj sisteminin kurulması önem arz eder. Anahtar kelimeler: Acil servis, Triyaj, Triyaj sistemleriGirişDünya genelinde, acil servislere yönelen hizmet talebi dikkat çekici bir artış göstermektedir. Toplum nüfusu içinde yaşlı oranının büyümesi, salgın hastalıklar, doğal afetler, kaza ve yaralanmalardaki artış bu durumun nedenleri arasında gösterilmektedir (1, 2). Ayrıca acil müdahale gerektirmeyen, basit sağlık sorunları için yapılan başvuruların da bu artışta önemli bir paya sahip olduğu belirtilmektedir (3). Acil servis hizmetlerine yönelen hizmet isteminin sınırlı servis kaynaklarını aşması ve hastaların aciliyet düzeyinin çok geniş bir değişim yelpazesinde dağılması acil servislerde triyaj uygulamasını zorunlu hale getirmektedir (4). Triyaj kelimesi Fransızca “trier” kelimesinden türetilmiştir. Tarihi süreçte tarım ürünlerini seçmek, ayıklamak, sıraya koymak anlamında kullanılan bu kelime günümüzde ise önemli bir acil sağlık uygulaması ile özdeşleşmiştir (5). Ülkemizde Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğine göre triyaj: “Çok sayıda hasta ve yaralının bulunduğu durumlarda, öncelikli olarak tedavisi ve nakli gerekenlerin tespiti amacıyla olay yerinde ve ulaştırıldıkları her sağlık kuruluşunda yapılan hızlı seçme ve kodlama işlemidir” (6). Acil durum triyajı, kaynakların sınırlı olduğu durumlarda gereksinimler ve yarar görme olasılığı dikkate alınarak hasta ya da yaralıların acil müdahale önceliğinin belirlenmesini sağlar (4,5). Acil durum triyajı tarihte ilk kez Napoleon Bonaparte dönemindeki Fransız-Rus savaşı (1812) sırasında uygulanmıştır. Savaş sırasında tüm yaralılar için yeterli tedavi ve bakım imkanı olmaması nedeniyle sınırlı tıbbi kaynaklar, durumu ağır olan askerlerin yerine iyileşip savaşa devam edebilecek olanlar için kullanılmıştır (7). Kullanımı savaş alanlarında başlayan acil durum triyajı; zamanla gelişim ve değişim göstererek olay yeri triyajı, askeri triyaj, afet triyajı, hasta yatışlarında triyaj ve acil servis triyajı şeklinde çeşitlilik kazanmıştır (5).Acil servis triyajıAcil servis triyajı; başvuran hastaların değerlendirme ve tedavi için öncelik durumunun belirlenmesine, acil tedavi ve bakımın bu öncelik doğrultusunda verilmesine yönelik bir sınıflandırma sürecidir (8). Bu sürecin bilimsel temele dayandırılması ve olası hataların önüne geçilebilmesi amacıyla triyaj sistemleri geliştirilmiştir (4) . Dünya genelinde 33’ten fazla acil servis triyaj sistemi kullanılmaktadır. Bu sistemlerin çoğunluğu üç, dört ya da beş düzeyli sistemlerdir. Beş düzeyli triyaj sistemlerinin, diğer sistemlere göre daha etkin ve güvenilir olduğu bildirilmektedir. En yaygın olarak kullanılan beş düzeyli triaj sistemleri Aciliyet Şiddeti İndeksi (AŞİ), Manchester Triaj Sistemi (MTS), Avustralya Triaj Sistemi (ATS), Kanada Triaj Sistemi (KTS) şeklinde sıralanabilir. Yapılan bir meta analizde bu sistemlerin, hastaların aciliyet düzeyini belirlemede birbirlerine göre belirgin bir üstünlüğe sahip olmadığı saptanmıştır (9). Manchester Triyaj Sistemi:1994 yılında geliştirilen sistem Avrupa’da ve İngiltere’de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sistemde aciliyet düzeylerinin belirlenmesinde belirli başvuru şikayetleri (öksürük, travma vb) için geliştirilmiş 52 adet algoritma kullanılır. Her bir algoritmada hastaların tıbbi değerlendirme için güvenle bekletilebileceği sürenin belirlenmesinde anahtar role sahip altı durum sorgulanır. Bu durumlar başlangıcın akut olup olmadığı, bilinç düzeyi, vücut ısısı, kanama, ağrı ve yaşamsal tehdit varlığı şeklindedir (10).Avustralya Triyaj Sistemi: 1990’lı yıllarda geliştirilen sistem Avustralya’da ve Yeni Zelanda’da kullanılmaktadır. Bu sistemde hastalar tıbbi öykü, başlıca belirti ve bulguları dikkate alınarak tıbbi değerlendirme için bekletilebilecekleri süreye göre sınıflandırılır (11). Kanada Triyaj Sistemi: Sistem ATS temel alınarak 1999 yılında geliştirilmiş ve birkaç kez revize edilmiştir. Aciliyet düzeyinin belirlenmesinde ATS ile benzer şekilde tıbbi öykü, başlıca yakınmalar, yaşam bulguları, klinik muayene bulguları ve laboratuar sonuçları gibi klinik tanımlayıcılar kullanılmaktadır. Kanada ve ABD’de yaygın olarak kullanılan sistemin pediatrik hastalar için geliştirilmiş değerlendirilme ölçütleri de bulunmaktadır (12).Aciliyet Şiddeti İndeksi: Acil hekimleri ve hemşireleri tarafından 1999 yılında ABD’de geliştirilmiştir. Ülkemizde Çınar ve arkadaşları (2010) tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan sistem, ABD ve Avrupa ülkelerinde kullanılmaktadır. Bu sistemde hastalar başlıca yakınmalar ve kaynak kullanım ihtiyacı temel alınarak kategorilere ayrılmaktadır (13). Ülkemizde acil servis triyajında, 2009 yılından beri Sağlık Bakanlığı’nın önerisi ile kırmızı, sarı, yeşil renk kodlamasına dayanan sistem kullanılmaktadır. Bu sistemde acil servislere başvuran hastalar başvuru yakınmaları, tıbbi öyküleri, belirtilerin şiddeti ve yaşamsal bulguları göz önüne alınarak aciliyet düzeyine göre kategorize edilir (6). Acil servislerde, triyaj sistemlerinin uygulanması ölüm ve sakatlık riskinin düşürülmesi için yaşamsal önem taşımaktadır (8). Etkin triyaj ile hastaların acil servislerde kalış süresinin azaltılması mümkün olabilmektedir. Böylece acil servis kalabalıklaşması önlenebilmekte ve hasta akışı güvenle sürdürülebilmektedir (14). Başvuranlar içinde tedavi önceliğinin kime ait olduğunun belirlenmesi ve gerekli bakımın gecikmeden verilmesi hasta memnuniyetini arttırmaktadır. Triyaj, bu yönleriyle acil servislerde hizmet kalitesini arttıran bir uygulama olma özelliği taşımaktadır (15). Triyajın servis işlevleri üzerindeki olumlu sonuçlarına ulaşılabilmesi için uygulamanın etkin ve doğru bir şekilde yapılması gerekmektedir. Ancak acil servislerdeki çeşitli unsurlar triyaj sürecini güçleştirebilmekte ve hatalara neden olabilmektedir. Kalabalıklaşma (16), iletişim sorunları ve ekip içi uyumun sağlanamaması bu unsurlar arasında yer almaktadır (17). Hastaların tıbbi öyküleri konusunda hatalı bilgi vermeleri, gerekli belgelerini yanlarında taşımamaları, dil sorunları, şiddet uygulamaları, klinik durumlarıyla ilgili geçmiş deneyimleri ve yanlış tıbbi bilgiye sahip olmaları da triyajda aksamalara yol açabilmektedir (18). Ayrıca fiziksel alanın yetersizliği, personel eksikliği ve güvenlik önlemlerinin yeterince alınamaması da tiyaj sürecinin etkinliğini ve verimliliğini azaltabilmektedir (19). Triyaj kararı verme süreciTriyaj süreci uygulayıcının yorumlama, ayırt etme ve değerlendirme aşamalarını tamamlayıp hasta için öncelik sırası ve alacağı bakım konusunda karar vermesini kapsar. Bu nedenle triyaj bilgi, tecrübe, problem çözme becerisi, gelişmiş bir sağduyu ve yetenek gerektirir (20). Triyaj uygulayıcıları karar verirken çeşitli stratejiler kullanmaktadır. Bu stratejiler şu şekilde sıralanabilir (21,22):Tümevarım: Bu strateji hastaya ait verileri detaylı bir şekilde toplamayı bu verilere dayanarak hastanın durumu ile ilgili tüm olasılıkları gözden geçirmeyi kapsar. Yeterli tecrübeye sahip olmayan triyaj görevlilerinin sağlam bir karar verebilmesi için oldukça önemlidir. Ancak zaman alan bir yöntemdir.Tümden gelim: Bu stratejisi hasta verilerini alırken eş zamanlı olarak mevcut sorunla ilgili olasılıkları gözden geçirebilmeyi kapsar. Uygulayıcı karar verme sürecini etkileyebilecek olan hasta bilgilerini, mevcut sorunla ilgisi olmayanlardan hızlı bir şekilde ayırır. Bu beceri uzmanlaştıkça kazanılır ve uzmanlığın bir parçası haline gelir.Örüntü tanıma: Özellikle hasta hakkında yeterli bilgi yokken hızlı karar vermeyi gerektiren durumlarda örüntü tanıma stratejisi kullanılır. Örüntü tanıma parçaları analitik bir sağduyu ile bir araya getirme yöntemidir. Klinisyenler hastaların belirti ve bulguları arasındaki ilişkiyi yorumlar ve geçmişte karşılaştığı vakalarla karşılaştırarak hasta hakkında bir karara varır. Bu yetenek tecrübeyle kazanabileceği gibi çoğu zaman sezgiseldir. Henüz yeni başlayan triyaj uygulayıcıları bilinçli problem çözme yöntemini kullanmaya gereksinim duyarken uzmanlaşmış bir triyaj uygulayıcısı örüntü tanıma yöntemini kullanabilir.Zihinsel temsil: Genellikle çok karmaşık vakaları analiz ederken durumu basitleştirmek için olayın zihinde, temsili bir resmini çizmeyi kapsar. Böylece karar vermek için gerekli esas noktaya odaklanmak kolay olur. Sorgulanması gereken bilgileri seçmek ve yanıtlarını bulmak kolaylaşır. Teknolojideki ilerlemelerle birlikte triyajı kolaylaştıracak ve etkinleştirecek çeşitli teknikler ve ürünler geliştirilmektedir. Karar destek sistemleri bu ürünlerin başında gelmektedir (23). Karar destek sistemleri, triyaj görevlilerinin kanıta dayalı güncel bilgileri kullanarak yüksek riskli hastaları belirlemesine yardımcı olmaktadır. Böylece aciliyet düzeyinin saptanmasındaki hata riski azaltılabilmektedir (24). Bu tür uygulamaların gelecekte çok daha fazla kullanılacağı ve yaygınlaşacağı düşünülebilir. HAZIRLAYANLAR:Dr. Perihan ŞİMŞEK, Prof. Dr. Abdülkadir GÜNDÜZKaynaklar:1) Kawano T, Nishiyama K, Anan H, Tujimura Y (2014). Direct relationship between aging and overcrowding in the ED, and a calculation formula for demand projection: a cross-sectional study. Emergency Medicine Journal 31(1): 19–23. 2) ER Visits Increase To Highest Recorded Level, American College Of Emergency Physician. Emergency physicians [online]. Available from: http://newsroom.acep.org /2017-09-13-ER-Visits-Increase-To-Highest-Recorded-Level. [Accessed 12 July 2019].3) Ismail, S. A., Gibbons, D. C., & Gnani, S. (2013). Reducing inappropriate accident and emergency department attendances: British Journal of General Practice, 63(617), e813–e820. doi:10.3399/bjgp13x6753954) Christ, M., Grossmann, F., Winter, D., Bingisser, R., & Platz, E. (2010). Modern triage in the emergency department. Deutsches Ärzteblatt International, 107(50), 892.5) Iserson KV, Moskop JC (2007). Triage in medicine, part I: Concept, history, and types. Annals of Emergency Medicine 49(3):275-281. 6) T.C. Resmi Gazete. Yataklı Sağlık Tesislerinde Acil Servis Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ. 16.10.2009. Sayı: 27378, Başbakanlık Basımevi, Ankara 7) Nakao H, Uka, I, Kotani J. (2017). A review of the history of the origin of triage from a disaster medicine perspective. Acute Medicine & Surgery 4(4): 379-384.8) Farrohknia N, Castrén M, Ehrenberg A, Lind L, Oredsson S, Jonsson H, Asplund K, Göransson KE (2011). Emergency department triage scales and their components: A Systematic review of the scientific evidence. Scandinavian Journal of Trauma Resuscitation and Emergency Medicine 19(42): 1-13. 9) Zachariasse JM, van der Hagen V, Seiger N, Mackway-Jones K, van Veen M, Moll HA (2019). Performance of triage systems in emergency care: a systematic review and meta-analysis. British Medical Journal Open 9(5): 1-9.10) Review of the Manchester Trıage System Erişilebilir: https://nipec.hscni.net/download/projects/previous_work/provide_adviceguidanceinformation/review_manchestertriage/publications/ManchesterTriage-Report.pdf. Erişildi:23.04.202011) Guıdelines on The Implementatıon of The Australasian Triage Scale in Emergency Department, Erişilebilir: Shttps://acem.org.au/getmedia/51dc74f7-9ff0-42ce-872a-0437f3db640a/G24_04_Guidelines_on_Implementation_of_ATS_Jul-16.aspx Erişildi:23.04.202012) Bullard MJ, Unger B, Spence J, Grafstein E (2008). Revisions to the Canadian Emergency Department Triage and Acuity Scale (CTAS) adult guidelines. CJEM 10(02): 136–142. doi:10.1017/s148180350000985413) Çınar O, Çevik E, Salman N, Cömert B (2010). Emergency Severity Index Triaj Sistemi ve bir üniversite hastanesi acil servisinde uygulama deneyimi. Türkiye Acil Tıp Dergisi 10(3):126-131.Şimşek DÖ (2018). Triaj sistemlerine genel bakış ve Türkiye’de acil servis başvurularını etkileyen faktörlerin lojistik regresyon ile belirlenmesi. Sosyal Güvence Dergisi 7: 84-115.14) Partovi SN, Nelson BK, Bryan ED, Walsh MJ (2001). Faculty triage shortens emergency department length of stay. Academic Emergency Medicine 8(10): 990-995.15) Arslan FE, Olgun N. Erişkinlerde acil bakım triyaj: Acil bakımda önceliklerin belirlenmesi. Akademisyen Yayınevi, 2014, Ankara, Sayfa: 65-95.16) Chen LC, Lin CC, Han CY, Hsieh CL, Wu CJ, Liang HF (2018). An interpretative study on nurses' perspectives of working in an overcrowded emergency department in Taiwan. Asian Nursing Research 12(1): 62-68. 17) Bijani M, Khaleghi AA (2019). Challenges and Barriers Affecting the Quality of Triage in Emergency Departments: A Qualitative Study. Galen Medical Journal, 8:1619.18) Lyons M, Brown R, Wears R (2007). Factors that affect the flow of patients through triage. Emergency Medicine Journal, 24(2): 78–85. doi:10.1136/emj.2006.03676419) Melton N, Mitchell M, Crilly J, Cooke M (2014). Patient characteristics and institutional factors associated with those who "did not wait" at a South East Queensland Emergency Department: who are those who "did not wait" in ED? Australasian Emergency Nursing Journal J 17(1): 11-18. 20) Al-Johani AN, Aloufi AH, Mariwa RZ, Al-Omari AA (2019). The Effective Communication In Nursing Triage. Trends in Social Sciences, 1(3): 1-6.21) Emergency Triage, Machester Triage Group. 2. Bskı. Yayıncı: John Wiley & Sons, 2008. ISBN: 0470757280, 9780470757284, sayfa:122) Emergency Triage: Manchester Triage Group Advanced Life Support Group. Editörler: Kevin Mackway-Jones, Janet Marsden, Jill Windle. Yayıncı John Wiley & Sons, 2014. ISBN: 111829906X, 9781118299067, sayfa: 6-9.23) Stone EL (2019). Clinical decision support systems in the emergency department: opportunities to ımprove triage accuracy. Journal of Emergency Nursing 45(2): 220-222. 24) Bennett P, Hardiker NR (2017). The use of computerized clinical decision support systems in emergency care: a substantive review of the literature. Journal of the American Medical Informatics Association 24(3): 655-668.
https://yapex.com/acil-servis-triyajiGE HEALTHCARE LIFE SCIENCES 1 Nisan 2020 itibariyle çalışmalarına Danaher Corporation’ın Yaşam Bilimleri platformu altında Cytiva adı ile devam ediyor!
40 ülkede 6.800'den fazla çalışanı ve operasyonu bulunmakta olan firma bu heyecan verici değişikliğin günlük olarak çalışmaya alıştığınız ekip ve mevcut ürünler üzerinde hiçbir etkisi olmadığını belirtiyor, ve böylece alıştığınız desteği ve inovatif ürünleri kesintisiz sağlamayı temin ediyor. Cytiva uzmanları ve portföyünde bulunan ÄKTA, Amersham, Biacore, FlexFactory, HyClone, MabSelect, Sefia, Whatman, Xcellerex ve Xuri gibi tanınmış teknolojileri ile günümüz biyoteknoloji endüstrisini şekillendirmede önemli atılımlar sağlamıştır. 2019'da Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi tarafından onaylanan biyolojik tedavilerin yüzde 75'inden fazlası Cytiva’nın üretim teknolojilerine dayanmaktadır. Buna ek olarak, Cytiva, 2012'de CAR-T tedavisinin ilk başarılı pediatrik denemesinden bu yana hücre ve gen terapileri alanına da katkıda bulunmaktadır. Kişiselleştirilmiş ve gelişmiş biyolojik terapilere yönelik küresel talebin her geçen gün artması sebebiyle sektörde büyümeyi, üretkenliği ve inovasyonu hızlandırmak Cytiva'nın en önemli odak alanlarıdır. Daha fazla bilgi için www.cytiva.com web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
https://yapex.com/ge-healthcare-life-sciences-1-nisan-2020-itibariyle-calismalarina-danaher-corporationin-yasam-bilimleri-platformu-altinda-cytiva-adi-ile-devam-ediyorYAPAY ZEKA AŞI GELİŞTİRMEDE NASIL DAHA FAZLA HIZ VE DOĞRULUK SAĞLAYABİLİR?
Tıp alanında son otuz yılda muazzam gelişmeler olsa da insan vücudu hakkında hala henüz keşfetmediğimiz çok şey var. Sağlık sektörünün misyonu bu nedenle tıp alanındaki kolektif anlayışımızın ön cephesinde sürekli şekilde denemeler yapmaktır. Bulaşıcı hastalıklara karşı atılacak adımlar bunun sadece bir tarafı fakat küresel sağlık ve yaşam beklentisini iyileştirmek açısından çok önemli bir bölümü kapsıyor.Akut hastalıkları kronik hastalıklardan ayıran en önemli konu aciliyet durumudur. Yeni bir tür hastalık ortaya çıktığında hastalığın viral doğası, modern toplumların birbiriyle olan bağlantısallığıyla birlikte tedavi gerektiren vaka sayılarında katlanarak ilerleyen çok hızlı artışlara neden olabilir. Bu hem hükümetlerin hem de sağlık altyapılarının üzerinde çok ciddi bir baskı oluşturur. Çünkü normal sosyal ve ekonomik yaşan tekrar devam edebilsin diye salgının yayılmasını önleyici tedbirler alınması gerekir ve tedaviler uygulanmak zorundadır. İlaç sektörü şirketleri burada çok kritik bir rol oynuyor. Yapay zeka (AI) ve diğer gelişmiş analitik teknolojilerin kullanımı sayesinde ilaç şirketleri tedavilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına giden süreci hızla ivmelendirebilir. Aşı geliştirme sürecine hangi aşamalar dahil? Bulaşıcı hastalıkların yarattığı aciliyet durumu bir aşı bulunmasına yönelik süreçleri kendiliğinden hızlandırıyor. Sağlık profesyonellerine etkin bir tedaviyi olabildiğince hızlı ulaştırma ihtiyacı ve buna bağlı olarak hızlı adımlar atılmasına yönelik ihtiyaç, araştırmacılar ve doktorlardan düzenleyici otoriteler ve üreticilere birçok kurumu birleştiriyor ve harekete geçiriyor. Bu gruplar yorulmadan ve kararlı bir hedef için çalışsa bile aşı geliştirmenin tüm süreçleri yılları bulabiliyor. Bir tedavinin piyasaya sunulmaya hazır hale gelmesinden önce birçok adım var. Bu adımlar şöyle: Araştırma aşaması; Aday aşıların kısa listeye alınması için binlerce bileşenle yapılan çalışmalar ve bağışıklığın nasıl tepki verdiğine ilişkin araştırmalarKlinik deney öncesi aşama; Gerekli antijenlerin belirlenmesi ve aşı konsept ve tasarımına dönüşmesi için yapılan laboratuvar analizleriKlinik geliştirme; aşının farklı karakterdeki test grupları üzerinde denenmesiOtoritelerin gözden geçirmesi ve onayı; aşının güvenliğinin onaylanması ve sağlık düzenlemeleriyle uyumunun teyit edilmesiÜretim ve kalite kontrol; kitlesel dağıtıma hazırlık için aşının geliştirilmesiÜretilen aşının etkinliği ve güvenliğini sağlamak, yan etkilerinin düzgün bir şekilde anlaşılması ve hastalık riski yeterli oranda minimize edilene kadar tutarlı ve ölçeklendirilebilir şekilde üretilebilmesi için tüm bu adımlar şart. Geçmişte bu sürecin karmaşıklığı, düzenlemeler ve her bir aşamadaki maliyetler ortaya çıkan sağlık sorunlarına verilen tepkileri yavaşlattı. Şimdi yapak zeka alanındaki gelişmiş teknolojiler sayesinde tedavileri sahaya ulaştırdığımız süreçleri hızlandırma fırsatımız var. AI bu sürece nasıl katkı sağlayabilir? Aşı geliştirilmesi gibi karmaşık bir konuda geceden sabaha bir gelişmeyi asla bekleyemeyiz. Fakat bu süreci aksatan bazı kısıtları ve darboğazları ortadan kaldırmak konusunda bir şeyler yapabiliriz. Veri analitiği otomasyonundaki gelişmeler ve her bir keşif safhasında ne olduğuna ilişkin görselleştirmelerin iyileştirilmesi bazı verimsizlikleri ortadan kaldırabilir, aşı geliştirme sürecini hızlandırmaya yardımcı olabilir ve yüksek ölçekte üretim için operasyonları kolaylaştırabilir. İşte her aşamada AI teknolojilerinin oynayabileceği roller: Araştırma/klinik deney öncesiİlaç keşfinin ilk fazları genelde daha önceki çalışmaları ve tedavileri temel alarak aday aşıları filtreleme süreci içerir. Araştırmacılar muazzam büyüklükteki dijital veri kütüphanelerini işlemek için AI kullanabilirler (binlerce ilaç bileşeninin özelliklerini analiz etmek gibi adımlarda). Ve potansiyel tedavi adaylarına giden bu süreçte manuel işlemlerden çok daha kesinlik sağlanacaktır. AI bu aşamalarda karmaşık insan verisinden oluşan DNA dizilimleri için de kullanılarak klinisyenlerin genetik uyum ve bağışıklık tepkisi testlerini yapmalarına olanak sağlar. Klinik geliştirme ve deneylerUygun bileşenler belirlendikten sonra süreç bu bileşenleri test etmeye geliyor. Farklı hastalar yaş ve tıbbi geçmiş gibi farklı etkenler nedeniyle tedavilere farklı tepkiler gösterir. Bu nedenle testler hastaların tedaviye kötü bir tepki verebileceği marjinal vakaları dahi kapsayacak kadar kapsamlı olmalıdır. Derin öğrenme algoritmaları konusunda öğrenim görerek araştırmacılar bu testleri de daha önce hayal bile edilemeyecek hızda gerçekleştirebilirler - aday aşıyı fiziksel olarak denek hastalara uygulamadan önce dahi testler yapılabilir. Bu algoritmalar bulaşıcı hastalıklarla savaşacak antikorları belirlemek ve örneklendirmek için de kullanılabilir - hız ve maliyette ciddi iyileşmeler de sağlayarak. Gelişmiş analitik ve veri görselleştirme ile insan vücudunun potansiyel aşıya olan tepkisi daha hızlı belirlenerek testlerin daha hızlı olması sağlanabilir ve daha düşük hata oranlarıyla daha karmaşık analizler yapılabilir. Üretim ve QAAşı ürünlerinde otorite onaylarından sonra, aşının dünya genelinde hastane ve kliniklere dağıtılmak üzere geliştirilmesi için bir yarış başlar. Bu safhanın, aşıyı üreten üreticiler üzerinde ciddi operasyonel sonuçları olur, üretim kapasitesi, ürün kalitesi ve optimum ambalaj çözümü gibi konularda çok hızlı kararlar verilmesi gerekir. AI ve sensör temelli teknolojilerin gücünü birleştirerek üreticiler granüler (taneli) verileri geniş tedarik zincirinde verime dönüştürebilirler. Bu sayede üretim sürecindeki talep-arz uyumsuzluklarından kaçınılmış olur ve ürünlerin dağıtım sırasında bozulma riski minimize edilir. İhtiyaç anında daha hızlı tedavilerBir virüs salgını politika yapıcılarından sağlık otoritelerine, doktorlardan üreticilere kamu sağlığı yönetimindeki herkes için benzeri görülmemiş zorluklar teşkil edebilir. Politika yapıcılar ve sağlık otoriteleri enfeksiyonun testi için hızlı eyleme geçebilirken, doktorlar ve üreticiler ise daha hızlı tedavi sunma baskısı altındadır. Bir aşı geliştirilmesi sürecinde yeni verimlilikler elde etmek belirli vakaların tedavilerinde kayda değer fark yaratarak sağlık altyapıları üzerindeki baskıyı azaltabilir ve daha iyi iyileşme oranlarına katkı sağlar. AI yetkinlikleri aşı/tedavi geliştirme tarafındaki oyuncuların baskı altında daha hızlı eyleme geçebilmesine olanak sağlar. Derin öğrenme gibi teknikler ve gelişmiş veri görselleştirme gibi teknolojiler yeni virüslere uygun tedavileri araştırırken karşılaşılan karmaşıklıkların giderilmesine olanak sağlar ve mevcut araştırmaları dayanak almaları sürecini kolaylaştırır. Üretim ve dağıtım tarafında da AI kullanımıyla faydalar sağlanabilir; Üreticiler ilaçların bu kadar belirsiz koşulların olduğu bir durumda bile piyasaya hızlı bir şekilde ulaştırılmasında çok önemli bir rol oynar. İlaç üretiminde AI’nin rolü hakkında daha fazla bilgi almak için www.rockwellautomation.com
https://yapex.com/yapay-zeka-asi-gelistirmede-nasil-daha-fazla-hiz-ve-dogruluk-saglayabilirIEST KONTAMİNASYON KONTROL ENSTİTÜSÜ'NE ABD DIŞINDAN İLK ÖĞRETİM ÜYESİ BİR TÜRK
IEST Kontaminasyon Kontrol Enstitüsü’ne ABD dışından ilk öğretim üyesi Haşim Solmaz oldu.Amerika Birleşik Devletleri Çevre Bilim ve Teknoloji Ensitüsü'nden (Institute of Environmental Sciences and Technology (IEST)) Kontaminasyon Kontrol Enstitüsü öğretim üyeleri arasına katılmak üzere davet alan Lighthouse EMEA Genel Müdürü Haşim Solmaz çalışmalarına başladı. Enstitünün 24 kişilik ekibine ABD dışından ilk katılan öğretim üyesi olarak Haşim Solmaz Türkiye’yi temsil edecek.Temizoda Teknolojileri Derneği Başkanlığını da yapan Haşim Solmaz’ın IEST’ de ki ilk görevi , Haziran ayı içersinde vereceği "ISO 14644 Fundamentals" eğitimi. Bu sertifikasyon programında yeni ISO 14644-3 ; 2015’i 2 gün sürecek uluslararası eğitim ile aktaracak.8-9 Haziran tarihlerinde online olarak verilecek eğitime katılmak isteyenler için detaylı bilgi : https://www.iest.org/Contamination-Control-Institute/CCI-Learning-Center/CCI-Course-Catalog/Application-of-ISO-14644-3
https://yapex.com/iest-kontaminasyon-kontrol-enstitusune-abd-disindan-ilk-ogretim-uyesi-bir-turkSAĞLIKLI İÇ ORTAM İÇİN VE COVID-19 ETKİSİNİN AZALTILMASINDA NEMLENDİRMENİN ETKİSİ
Sağlıklı seviyedeki nemlendirme, COVID-19 (SARS Cov-2) ve H1N1 (İnfluenza A) gibi solunum sistemimizi enfekte eden virüslerin yayılmasını azaltmaya yardımcı olabilir. Hastaneler, klinikler, bakım evleri, okullar ve ofisler başta olmak üzere, tüm binalarda optimum nem seviyelerinin uygulanması büyük fayda sağlayacaktır. Dünya Sağlık Örgütü COVID-19'un bulaşmasını azaltmak için farmasötik olmayan çözümler çağrısında bulundu; nem kontrolü çalışan personeli, hastaları, sakinleri, öğretmenleri ve öğrencileri virüsün etkisinden korumanın güvenli, verimli ve kolay bir yoludur.Bir mahal havasında bulunan çok fazla nemin de küf ve mantar oluşması gibi sorunlara neden olabileceği iyi bilinmektedir. Hassas kontrollü nemlendirmenin tüm iç mekan ortamlarına sağlayabilecek faydalarını anlamak çok önemlidir.1986'da yapılan önemli bir arşatırmaya göre, insan sağlığı risklerini en aza indirmek için en uygun koşulların normal oda sıcaklıklarında % 40-60 bağıl nem (RH) arasında meydana geldiğini göstermiştir. Bu çalışma bugün hala HVAC uzmanları tarafından referans Kabul edilmekte ve Amerikan Isıtma, Soğutma ve Klima Mühendisleri Derneği (ASHRAE) tarafından belirlenen sağlıklı binlar için standartların temelini oluşturmaktadır. Bağıl nemin % 40-60 aralığında tutulması, çevrede bulunan virüslerin, bakterilerin ve alerjenlerin etkisini azaltırken cildin kuruluğunu ve göz tahrişini de önler.Binalarda RH'nin% 40 - 60 RH aralığında kontrol edilmesi virüslerin ve bakterilerin havadaki ve yüzeyler üzerindeki etkisini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda vücudumuzun hastalıklara karşı bariyerlerini de korur . Doğal antiviral savunmamız olan solunum sistemimizdeki hava yollarının kendini temizleme mekanizmasına yardımcı olur ve özellikle akciğerlerimizde uygun doku onarımı sağlar.Nem seviyesinin COVID-19 gibi virüslerin yayılmasını azaltmakta nasıl bir etkisi vardır? 3 önemli faktör vardır :* Havada kalma ve dağılmaDüşük nem seviyesi , damlacık boyutunu küçülterek virüsün havada daha uzun kalmasına ve daha kolay yayılmasına olanak sağlar. Su kaybı (kuruma) nedeniyle düşük damlacık ağırlığı, virüsün yere düşmesine engel olur ve yüzey temizleme / hijyen kontrol yöntemleri ile temizlenmesini önler. Havada asılı kalma süresi 36 ile 72 saat kadar olabilir ve bu süre virüsün daha çok yayılması için önemli süredir. Buna ilave olarak, düşük nem ve düşük damlacık ağırlığı virüslerin bir yüzeyden tekrardan havaya karışmasına neden olabilir.* BulaşmaDüşük ortam neminin neden olduğu küçük damlacık büyüklüğü, daha az etkili biyolojik tepkinin yer aldığı akciğerlere daha derin nüfuz etmesini sağlar, Cilia’nın (Üst ve alt solunum sistemini kaplayan hücrelerin üzerinde olan tüycükler) fonksiyonunun azalması ve mukusta azalma, düşük nem koşullarında önemli boyutlarada olur. * Virüslerin AktivitesiDüşük nem seviyeleri, aerosolün tuz içeriğine etki eder, bu da uzun süreli viral aktiviteye izin verir ancak daha yüksek RH virüslerin aktivitesini azaltır. Bunlara ek olarak, daha yüksek nem seviyeleri hastanın hücresel iyileşmesini artırır. Nemin, bağışıklık sistmemizi korumada ve COVID-19 gibi hastalıklarla mücadele etme konusunda da etkili rolü vardır.İç ortamımızı daha sağlıklı hale getirmek için bu bilgileri nasıl uygulayabiliriz? Büyük binalarda HVAC sistemine endüstriyel bir nemlendirici eklemek, bağıl nem seviyesini önerilen aralıkta kalmasını sağlamanın en iyi yoludur, bu da hastalık yayılımını ve konfor rahatsızlığını azaltacaktır. Bu yaklaşım, sağlık tesisleri, okullar, ofisler, bakım evleri ve yaşam tesisleri de dahil olmak üzere tüm binalarda uygulanabilir.Rochester, Minnesota'daki Mayo Clinic bu uygulamayı okul öncesi sınıflarda test etti. Araştırmacılar, sınıfların bağıl nemini% 40-60'a yükseltmenin influenza'nın sınıftaki yüzeylerde veya havada aerosoller olarak hayatta kalma kapasitesini azaltıp azaltmayacağını belirlemek istedi. İki sınıfa Endüstriyel nemlendirici koyarken diğer iki sınıfa nemlendirici koymadılar ve sınıflar arası testler yaptılar. Bu çalışma sounucunda nemlendirilmiş odalarda ;İnfluenza A içeren hava örneklerinin yüzdesinde önemli bir düşüş görüldü.İnfluenza A içeren yüzey örneklerinin yüzdesinde düşüş gözlemlendi.İnfluenza A'ya sahip numunelerde daha az “canlı” virüs ve daha az bulaşma görüldü.Daha az sayıda grip vakası raporlandı.Viral salgınlar, sağlık ve sıhhat için tehlike oluşturmanın yanı sıra başka şekillerde de zararlıdır. Kuru kış aylarında, genellikle solunum yolu hastalıkları nedeniyle öğrenci devamsızlıkları artar. Kronik devamsızlık veya bir yıl içinde % 10 devamsızlık, öğrenci başarısının düşmesine neden olur. Virüsler öğrenciler arasında yayıldığında, ebeveynler ve öğretmenler de hastalanabilir ve rapor alabilirler. Çok fazla nöbetçi öğretmenlerle ders işlemek ise ders planlarını olumsuz etkileyebilir ve ekstra maliyet gerektirir. Grip aynı zamanda işverenleri ve işletmeleri etkilemektedir. ABD’de yıllık olarak 16,3 milyar dolar kazanç kaybına neden olmakta ve hastane yatışları, poliklinik ziyaretleri yaklaşık 10,4 milyar dolarlık doğrudan maliyete neden olmaktadır.Viral solunum yolu enfeksiyonlarına ek olarak, sağlıklı nem seviyesi hastane ve klinik bakım ortamlarında Hastaneden bulaşan enfeksiyonlar, Pnömoni, Zatürre, Nosocomial, MRSA veya ilaca dirençli Staphylococcus aureus mikrobu vb . üzerinde de rolü vardır. Bu HAI virüslerinin hastanede bulunması, bakım maliyeti açısından hastaneye büyük bir yük getirmektedir. Bu hastalıklar hastanın hastanede kaldığı süre içinde bulaştıysa, tedavi maliyetinden hastane direkt olarak sorumlu tutulur. Bu nedenle, nemlendirme sisteminin yatırım ve işletme maliyetlerinin yanı sıra hastaneden bulaşma ihtimali olan enfeksiyonların getireceği gereksiz maliyetleri de göz önünde bulundurmalıyız. Bu maliyetleri düşündüğümüzde, nemlendirme sisteminin kendini amorti etme süresi daha kısa olacaktır.Bağıl nemin sağlıklı bir seviyede olmasını sağlamanın ilk adımı, özellikle COVID-19 vakaları (veya asemptomatik vakaların mevcut olabileceği alanlar) bir tesisin COVID-19'a karşı optimizasyon yapıp yapmadığını hızlı bir şekilde belirlemek higrostat ile RH ölçümü almaktır. Çoğu sağlık tesisinde nemlendirme sistemi mevcuttur, ancak nemlendirici cihazların bakımlarının yapılmaması, kapatılmış olması veya nemlendirme seviyelerinin düşürülmüş olması yüzünden çalışmayabilir.% 45 Bağıl Nem hedefi genellikle kolayca elde edililebilir ve olumlu faydalar sağladığı kabul edilir. Daha düşük RH seviyeleri görüyorsanız, cihazın çalışıp çalışmadığını görmek için ekipmanı kontrol edin, gerekirse ayar noktasını ayarlayın / yükseltin. Örneğin, mevcut nemlendirme ekipmanı ile neler yapabileceğinizi değerlendirin. Nemlendiriciler genel olarak istenen maksimum nemlendirme için tasarlanmıştır. Orijinal tasarımınızdan bir yılda ne kadar % 45 Bağıl Nem değerine ulaştığınıza bakın ve geçmiş kayıtlardan potansiyel nemlendirme seviyelerini belirlemek için geriye dönük nemlendirme taleplerini gözden geçirin. Şekil 2, farklı RH seviyelerindeki dizaynlarda % 40 bağıl nemdeki saat yüzdesini göstermektedir.Nemlendirme sistemi olmayan veya yenilenmesi gereken binalarda, örneğin okullar, yaşam tesisleri veya ofis binaları , nemlendirme sistemi duvara hızlı bir şekilde monte edilebilir ve odalara hemen nem eklemeye başlayabilir. Daha büyük nemlendirme sistemleri bir tesisin HVAC sistemine (Şekil 3), mekanik odaya (Şekil 4) veya çatıya (Şekil 5) koyulabilir ve tüm binayı nemlendirebilir. Endüstriyel nemlendirme sistemleri, çok düşük ve çok yüksek olmayan uygun seviyeleri korumak için ihtiyacınız olan kontrolü sağlar. Bir sistemi çalıştırmak için güç kaynağı, su ve drenaj hattı yeterlidir. Mühendisler ve yükleniciler, uygulamaya bağlı olarak sistem tasarımı, uygun kapasite ve tipteki ekipmanı belirlerlerMak. Müh. Hüseyin ŞahinoğluHAVAK A.Ş.10.06.2020
https://yapex.com/saglikli-ic-ortam-icin-ve-covid-19-etkisinin-azaltilmasinda-nemlendirmenin-etkisiSALGIN DÖNEMİNDE UÇAKLA SEYAHAT ETMEK NE KADAR GÜVENLİ?
Covid 19’un etkilediği en önemli konulardan biri de uçak ile seyahat özgürlüğümüzün kısıtlanması oldu. Hepimizin kafasında ‘’uçağa bindiğimizde kabin içinde bir Covid 19 hastası veya taşıyıcısı varsa hastalığın buluşmasından nasıl korunacağız’’ sorusu oluştu. Diğer ulaşım araçlarına göre uçaklarda daha etkili ve güvenli bir havalandırma sistemi olduğunu öğrendiğimde bir rahatlama hissetim. Ama yine de temizoda havalandırma sistemi validasyonu ile ilgili biri olarak irdelenecek birçok konu olduğunu da gördüm. Bu yazımda kısaca ve genel olarak bu konuları sizlerle paylaşmak istedim. Masmavi bir gökyüzünde, rahat koltuğumuza oturmuş, pamuk tarlası görünümündeki bulutların üzerinde, çayımızı içerken, uçuşun keyfini çıkarıyorduk. Dış ortam şartlarını hiç düşündük mü? Sıcaklık; eksi 56 derece, basınç ise insan vücudunun kolay dayanamayacağı kadar düşük bir oranda. Peki biz kendimizi nasıl bu kadar rahat hissediyoruz? Bu yüksek irtifada basınç, sıcaklık ve oksijen yoğunluğunun düşük olması canlı sağlığı açısından olumsuz bir durum oluşturur. Bunu engellemek için uçak motorundan alınan basınçlı ve sıcak hava, iklimlendirme paketlerinden geçirilerek kabinin içine verilir ve kabinin basınçlanmasını (bu işleme 1940’larda başlanmıştır) sağlar. Uçak kabinini sızdırmaz bir oda gibi düşünürsek, basınçlandırma yapmak hem yüksek irtifa hem de yetersiz oksijen problemlerini çözer. Sizlere bu yazıyı hazırlarken faydalandığım makalede Boeing 737 uçak tipinden faydalanılmıştır. Uçaklardaki iklimlendirme sistemi temel olarak soğutma, ısıtma, basınçlandırma, sıcaklık kontrol ve dağıtım ünitelerinden oluşur. Koşullandırılmış havanın dağıtımı kokpit ve kabin olmak üzere ikiye ayrılır ve her ikisi birbirinden bağımsızdır. Burada dolaşan hava ayrıca elektronik bölümü ve kargo kısımlarına da gider. Dağıtım sisteminin bir alt kısmı da bizi çok ilgilendiren kabin içi havasının tekrar dolaşım (re-sirkülasyon) sistemidir. Nasıl temizodalarda tasarruf amaçlı tekrar dolaşım havası kullanıyorsak, bu havayı *HEPA/ULPA filtrelerden geçiriyorsak ve taze hava ile belli oranda karıştırıyorsak, uçaklarda da motordan alınan besleme (taze) havasını azaltarak ve tekrar dolaşım havasını arttırarak yakıt tasarrufu sağlanmaktadır. Emilen hava, hava fanlarıyla HEPA/ULPA filtrelerden geçirilerek karışım manifolduna alınır ve belli oranda taze havayla karışır. Tekrar dolaşım havasının, içerdiği canlı/cansız partiküllerden temizlenmesi yüksek etkinlikte (%99,99... oranında 0.3 -0.5 mikron boyutunda) partikül tutucu HEPA/ULPA filtreler yoluyla gerçekleşir. Bu filtreler ön kargo bölümünün arka duvarında bulunur ve tekrar dolaşım havasının girdiği ilk noktadadır. Uçaklarda kabin içi havası ile ilgili bilgileri kısaca özetledikten sonra, kabin içindeki hava kalitesini yükselten bu filtreler ve kabin içi havasının tekrar dolaşımı hakkında mutlaka düşünülmesi gereken önemli konuları dile getirmeye çalışacağım: Doğal olarak her filtre gibi bu filtreler de dolar, tıkanır ve yenisiyle değiştirilmesi gerekir. Boeing 737’de bu değişim süresi 5000 uçuş saatidir, yaklaşık 1-1,5 yıla denk gelir. Acaba verilen bu süre birçok değişkenlik (daha sık uçuş, taşınan yolcu sayısı, ortam tozu ve kirliliği vb.) göz önüne alındığında yetersiz kalabilir mi? Örneğin, temizoda kullanıcıları olarak bizler, bu filtre değişim süresini bahsettiğim değişkenliklere rağmen daha net belirleyebiliyoruz. Bunun için sürekli filtrenin ön ve arka tarafındaki basınç farkını ölçerek, filtre üreticisinin belirttiği tıkanıklık basıncına göre kendimize bir filtre değişim basınç değeri saptıyoruz ve bu değere yaklaştığımızda filtreyi değiştiriyoruz Not: Filtreleri değiştirirken, filtrelerin havadaki mikrobiyal kontaminasyonu tuttuğu ve değiştirme sırasında bu işlemi yapan teknik personele zarar verebileceği düşünülerek güvenli değişim (safe change) yöntemleri düşünülmelidir. Diğer bir konu ise HEPA/ULPA filtrelerin, çok hassas malzemelerden (kağıt, alüminyum) yapılması nedeniyle üretim, depolama, taşıma, montaj sırasında çok kolay hasar görebilmesi ve işlevini yitirebilmesidir. Bu açıdan kabine filtre takılmadan önce, takıldıktan sonra ve belirli bir sıklıkta sızıntı (integrity) testi yapılarak filtre bütünlüğünün uygunluğu test edilmelidir. Kabin içi hava kalitesi dendiğinde akla gelen diğer önemli konuda yolcu başına düşen oksijen miktarıdır. Günümüzde bu konuyla ilgili bir standart geliştirilmemiştir. Böylece hava yolu şirketleri de maliyeti azaltmak için bu konuyu fazla irdelemezler. Bugün uçaklarda %50’ye yakın tekrar dolaşım havası kullanılmaktadır. Enerji ve maliyet açısından tekrar dolaşım hava miktarının arttırılması bazı sağlık risklerini de ortaya çıkarmıştır. Covid 19 salgını bu riskleri tekrar gündeme getirmiştir. 1970’lerde yolcu başına 0,42 m3/dk olan dış hava miktar, günümüzde 0,17 m3/dk’ya düşürülmüştür. ASHRAE (American Society of Heating Refrigerating and Air –conditioning Engineers) tarafından belirlenen standarta göre bu miktar 0.42 m3/dk olmalıdır. Kabin havalandırma sistemi tasarımı bir koltuk sırasına gönderilen havanın yine o koltuk sırasından alınarak kabinden atılmasını sağlayacak ve riski azaltacak şekilde yapılır. Ama bir yolcuda enfeksiyon varsa hava yoluyla diğer yolculara bulaşabilir. Bu nedenle yolcu başına düşen taze hava miktarı ne kadar fazlaysa risk o kadar azalır. Sonuç 1940’larda kabin basınçlandırılması ile başlayan iklimlendirme sistemleri, günümüze kadar sürekli geliştirilmiştir. Fakat ne yazık ki yolcu ve mürettebattan hava kalitesiyle ilgili şikayet ve rahatsızlık bilgileri alındığı halde bu bilgiler düzenli bir kaynakta derlenmediği için kabin içi hava kalitesi ve sağlık riskleri arasında net bir bağlantı kurmak zordur. Bu açıdan temizoda kullanıcıları olan bizlerin yaptığı ölçümler (basınç farkı, sıcaklık, rutubet, mikrobiyal yük, HEPA/ULPA filtre tıkanıklık ve sızdırmazlık ölçümleri vb) düzenli olarak kabin içi havası içinde yapılırsa ve bu sonuçlar bir havuzda toplanırsa, yolcu ve mürettebat için daha sağlıklı bir kabin ortamı sağlayacak şekilde öneri ve yenilikler yapılabilir ve Covid 19 gibi salgınlarda uçak yolculuğunu daha güvenilir ve tercih edilebilir hale getirebilir.Dilek SunarI.C.C.E. İstanbul Validasyon ve Eğitim Tic. Ltd. Şti. Kaynakça: Arslan, B., Karakoç, T.H., Yörü, Y., Altuntaş Ö. ‘’Uçak ve iklimlendirme sistemleri ve iç hava kalitesi üzerine etkisi’’, Mühendis ve Makina Cilt 51 Sayı 697
https://yapex.com/salgin-doneminde-ucakla-seyahat-etmek-ne-kadar-guvenli